Euro 2020 bizim için pek parlak geçmemişti. Milli takım iki gol atabilmişti (biri kendi kalesine)
Kendi kalesine gol atan bir tek milli takım olmadı. Hatırlarsanız Dardanel Ton da turnuva açılışında İtalya’yla yaptığımız maç öncesi “Bu akşam makarnaya .oyuyoruz” diyerek yemekle ilişkili “doymak” fiilini değil, bayağı bir dil kullanmış, onlar da atmak istedikleri golü kalelerinde görmüşlerdi.
Marketing Week’te yılın başarılı kampanyalarına bakarken Deliveroo’nun aynı dönemdeki iletişimine denk geldim.
‘We’re England ‘til we dine’
Sabahattin Eyüboğlu’nun bir sözü vardır “çeviri kadın gibidir; ya serbest ve güzel olur, ya da sadık ve çirkin” deyip kendimle çelişen cinsiyetçi bir söyleme yer veriyorum ama çeviri hakkında demek istediğimi anlatıyor.
“Öğlene kadar İngiltere’yiz” diye çevireyim.
İngiltere turnuvada engelleri tek tek aşarken, Deliveroo’da bütün ülkenin kalbinin İngiltere için çarptığını ama Hint, Çin, İtalyan mutfağından yemek ısmarlamaya devam ettiğinin altını çiziyor. Ne hoş bir mesaj, çok kültürlülüğü kucaklayan ve ona değer veren. (Diyeceksiniz ki aynı İngiltere AB’den çıktı. O başlı başına bir akıl tutulması ve pişmanlık öyküsü tabii).
Delieveroo ihtiyaç sahiplerine çok sayıda ücretsiz yemekler göndererek, restoranlara destek olarak yılın ilk yarısına göre satışları ikiye katlamış, kar da %60 arttırmış.
Gel de şu bağlantıyı kurma: Bir tarafta çok kültürlülük ve keskin bir zeka diğer tarafta tutuculuk ve boş bir hamaset. İngiltere final oynadı biz sıfır çektik.
Bir reklamdan çıkarak memleketin derdine tespit yaptım, karamsarlık değil ama bunlar bence önemli ip uçları.
Haberin kaynağı: https://www.marketingweek.com/deliveroo-brand-building/