Özel okulların açıkladığı ‘erken kayıt’ ücretleri (daha bunun ‘geç’ olanı var) velilerin dudağını uçuklattı. Sosyal medyada şakalar gırla. Ama konunun şaka götürür tarafı yok. Bu para karşılığında çocuklar hangi becerileri kazanıyorlar belli değil. Yani devlet okulunda suyun kaldırma kuvveti öğretiliyor da, özel okulda kuantum fiziği mi öğretiyorlar? Veya devlette beden eğitimi var da, özelde tango yapıp, curling mi oynuyorlar?
Beni takip edenler biliyor kızım geçen yıl LGS’de %2’lik dilime girdi. Özel okulda tek tercihi(miz) vardı, o olmayınca, içimize sinen yepyeni bir fen lisesine yerleşti (evimize yürüyerek 25 dak mesafede – en iyi okul evine en yakın okuldur). Seneye kısmetse LGS sonrasında oğlumu da bu “özel” sistemden çıkaracağız.
2024 yılında Milli Eğitim bütçesi 1,619 milyar TL (yani bir trilyon altıyüzondokuz milyar)
Biraz araştırdım, dağılımını buldum. 574,5 milyarı temel eğitime, 331,2 milyarı orta öğretime gidiyor (yani %55’i) (gerisi ne derseniz, ağırlıkla üniversiteler, yurtlar, özel ihtiyacı olanlar için eğitim vs)
Dolayısıyla yaklaşık devlet okulundaki 16 milyon öğrenci için devlet 905.7 milyar harcıyor. Yani öğrenci başına 56,500TL
Türkiye’deki 14 bin 281 özel öğretim kurumuna ise 1 milyon 670 bin 729 öğrenci kayıtlı. Yani toplam öğrencilerin %9,3’ü.
Haber Global’den Mert İnan’ın haberine göre, büyükşehirlerdeki birçok özel eğitim kurumu kapılarını 400-500 bin liradan açarken, yıllık yemek ücretleri 80-90 bin lira seviyesindeymiş. İstanbul’da fiyatları 500-750 bin lira arasında değişen anaokulları olduğunu duyuyoruz.
Yemek dahil okul ücreti ortalama 500 bin TL desek, bu 1.7 milyon özel okul öğrencisi 835 milyar’lık bir pazar büyüklüğü oluşturuyor. Yani neredeyse toplam öğrenci sayısının %90’ına devletin ayırdığı paranın eşdeğeri.
Sorular şunlar; Bir ‘özel’deki çocuğun eğitimi için devlettekinden 9-10 kat fazla harcanıyorsa, aldığı eğitim buna değiyor mu? Özel okul öğretmeni devletteki meslektaşından 9-10 kat fazla kazanıyor mu? Enerji, temizlik, bakım giderleri vs arasında bu kadar fark olmadığına göre bu para nereye gidiyor?
Son olarak özel okulları devlet üstüne alsa, çocuklarını özel’e gönderen velilere 500 değil 200 verin dense acaba bu veliler kabul ederler mi? Böylece milli eğitim bütçesi %30-40 artmış olsa, sistemdeki 17,7 milyon çocuk için neler değişir?
Bu arada LGS garabeti de sonlanmalı, meslek liseleri çoğaltılıp, çocuklar ilk 4 yılda yeteneklerine göre yönlendirilmeli… gibi konulara hiç girmiyorum.
Hadi eğitim böyle, hükümetimiz 2024’te umudunu neye bağlıyor, mesela sanayi kalkınmaya bel bağlıyor olabilir mi? Yine bütçeye bakalım isterseniz.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı: 78 milyar 995 milyon 69 bin lira
Diyanet İşleri Başkanlığı: 91 milyar 824 milyon 805 bin lira
İşimizi Allah’a havale ettiklerinin itirafı bu değilse ne?
Yukarıdaki yazıda kendimi iyi ifade edemediğim yerler olduğunu fark ettim.
Öncelikle çocuğunu özel okula gönderen velileri yargılamıyor ve eleştirmiyorum. Kızım 8 yıl özel okula gitti, oğlum hala bir özel okulda 7.sınıfta. Benimkisi bir sistem eleştirisi. Çalışan ebeveynlerin ihtiyaçları da gözetilerek bir sistem kurulması lazım. Çağdaş metotların denendiği, yaygınlaştırıldığı bir anlayış tesis edilmeli. Böyle gelmiş böyle gider demeyelim; eğitim devletin sorumluluğunda olması gereken bir alan, güvenlik gibi, adalet gibi. Bu siyasi partilerden bağımsız bir konu. Hep devlet ile hükümeti karıştırıyoruz. Eh oy veriyoruz başkası elimizden gelmez demeyelim, sivil toplum kuruluşları bu nedenle var. Vatandaş olarak 5 yılda bir, bir oy pusulasıyla neyi değiştirebiliriz?
Sivil toplumun rolü bir konunun uzmanlarının sesinin çoğunluğun maddi, manevi desteği ile yükseltilmesidir. %10’luk kesim, ebeveynler devletin bu işe ayırdığı kadar para koyuyorsa bunu kullanmanın daha iyi bir yolunu aramayalım mı? Memlekette yaşadığımız sorunların %10’un eğitim sorununu “çözmekle” hallolmayacağı açık değil mi? Fırsat eşitliğine, ayrımcılığı azaltmaya ihtiyacımız her zamankinden fazla!
Bir diğer konu da son paragraf hakkında. Evet diyanet konusu bu tartışmanın bir parçası olmamalı. Açıkçası bütçeye bakarken gözüme çarpan ve göz ardı edemediğim bir konuydu.
Diyanet gayet tabii toplum için önemli bir kurum, tabii devletin idaresinde olması lazım. Öte yandan din konusunda bir referans olma anlamında şu an etki alanının olması gerektiği kadar olmadığını hepimiz görüyoruz. Burada beni rahatsız eden şeylerin başında ayrılan hatırı sayılır kaynağın iyi yönetilememe konusu geliyor.
Sanayi ve teknolojiye ayrılan paranın da diyanetten az olması ülkede özlediğimiz refah ve gelişmişlik düzeyine kavuşmamız hakkında bana ümit vermiyor. İşimizin Allah’a kalması bence ümitsiz olmamızı, yapacak şeyimizin kalmadığının kabulünü ifade ediyor. İtirazım buna!