Ne zaman vazgeçiyorsunuz?

Yeterince denediğinize inandığınızda mı? Buna nasıl karar veriyorsunuz? Çok bekleyeceğinizi anladığınızda mı? Yoksa yeterince destek almadığınızı düşündüğünüzde mi?

Uluslararası çok satan kitaplar arasında birinci olmuş “Üçüncü Kapı” kitabının yazarı Alex Banayan ile dün sabahı birlikte geçirdik. Boyner Yayınları’nın yöneticisi Zeynep Erkurt Çelik Hanım’ın daveti ve Minoa Pera’nın kurucularından Petek Tokuz Hanım’ın ev sahipliğinde. Benim dahil olmam da Alp Met ile birkaç ay önce Kitap Kulübü hakkında yaptığımız sohbetin ve kitaplar konusunda bir numaralı referansım Mürsel Çavuş’un rolü var. Alp Petek Hanım’la beni tanıştırdı, Zeynep Hanım’ın Minoa ile görüşmeyi planladığını Mürsel’den tesadüfen öğrendim. Ben de bağlantıyı sağladım. Kitapta anlatılan bir çok mutlu tesadüflerin bir benzeri yani.

Kaan Sekban’ın Alex’e sorduğu sorulardan biri buydu, şansa inanır mısın? Beklediğim bir cevabı ilginç bir şekilde verdi. Şans varsa bunun %90’ı biz doğmadan gerçekleşti dedi. Yani şunu kast etti, hayat ve dünyanın varlığı, bugün sahip olduğumuz bütün, bütün imkanlar birer şans. Böyle düşününce olmasını beklediğimiz işler, dileklerin önemsizliği yahut sıradanlığı ortaya çıkmıyor mu? Ya da şöyle söyleyelim, şans sizin istediğiniz bir şey için yeterince yol denemenizdir. Henüz olmamış olabilir, belki yeterince denemediniz. Tabii bu demek değil ki yeterince denerseniz garanti olacaktır. Onu anlamak da biraz zaman ve tecrübe istiyor. Ama işte denemeden o da olmuyor 😄

Alex İran asıllı bir Amerikalı, dolayısıyla bizim topraklardan diyebiliriz. Bunun sıcaklığını hemen hissettik; memnun oldum, teşekkür ederim, lütfen gibi sözler öğrenmiş diyecekken, hemen anladık ki bunlar farsça zaten. Kaan Sekban ile de kimyaları hemen uydu, bunda Kaan’ın müthiş bir gözlemci olmasının ve onu epey etüt etmesinin rolü vardı şüphesiz. Başarı inanın kendiliğinden gelmiyor, arkasında muhakkak çokça ter ve tutku var.

Alex’in bize sorduğu soruların başında ise gençler vardı. Ne istiyorlar, ne okuyorlar, ne düşünüyorlar? Epey geveledik ama onun da görüşü dünya genelinde gençlerin fazla çaba sarf etmeden bir şeyler elde etmek istemeleri yönünde. Aslında Üçüncü Kapı tam da bunun panzehiri.

Günün bence en güzel yanlarından biri ise Kitap Kulübü olarak küçük bir etkinlik yapmış olmamızdı. Kulüpten (Patreon destekçileri arasından) 5 arkadaşımız da Alex’le kahvaltıya davetliydi. Ha bu arada, Üçüncü Kapı’yı Mart ayında okuyacağız ve Alex de yanımda cep telefonuna buluşmamızı kaydetti. Çok önemli bir işi çıkmazsa 27 Mart akşamı buluşmamıza katılacağını söyledi. Eh bence bu yeterince iyi bir konum, cep telefonunda yer almak, ben elimden geleni yaptım gerisi kısmet! 😄

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

1 yorum