Geçtiğimiz haftalarda BÜYEM | Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi’in Kosovo Electricity Distribution Company – KEDS için hazırladığı KEDS Academy Liderlik Programı’nda iki tam günlük insan odaklı pazarlama ve inovasyon eğitimi vermek için Priştine/Kosova’daydım.
Ekserisi mühendislik öğrencisi gençlerin başlangıçta pazarlamanın kendileri için neden gerekli olduğu konusunda tereddütleri vardıysa da, davranış biliminin insanın karar alma konusundaki bulgularını gördükten sonra sanırım bu konuda biraz daha kafa yormaya ikna oldular.
Yaklaşık 10 yıldır yapılan programa ben bu yıl katıldım, 30 kadar üniversite öğrencisi birçok konuda (liderlik, proje yönetimi vb) Boğaziçi hocaları ve dışarıdan benim gibi profesyoneller tarafından verilen eğitimleri aldıktan sonra genç önce elektrik dağıtımı şirketinde staj daha sonra da iş imkanı elde ediyorlar. Bu nedenle kaygıları belki nispeten düşük seviyedeydi ama ülkenin politik olarak izole durumundan rahatsız oldukları belliydi.
Bölgede epey gezmişliğim vardır, hatta Belgrad’da ikibuçuk yıl yaşadım ama Kosova’da hiç bulunmamıştım. Priştine’de nüfusun %95’inden fazlası müslüman olmasına rağmen, şehrin merkezindeki KEDS binasında sadece çan sesi duydum iki günde. Birkaç tane katedral var, tek tük cami gördüm. İnsanlar yine inancında ibadetinde anladığım kadarıyla. Tekrar anladım ki inanç gözde değil kalpte.
Bana bölgedeki büyük şehirleri hatırlattı Priştine, Belgrad gibi Saraybosna gibi. Az katlı binalar, sanat ve kültürle iç içe bir toplum. Resimlerden biri büyük bir kütüphane, Avrupa’nın en çirkin 10 yapısından biri olarak gösteriliyormuş internette. Evet biraz garip ama çirkin bulmadım ben doğrusu (Şehir görüntülerini bir katedralin kulesinden çektim, KEDS binası da o en yüksek olan)
Bölgenin benim için en karakteristik özelliklerinden biri Balkan mutfağı ve onun başat unsuru börek. Kuşkusuz, şimdiki Kuzey Makedonya o zamanki Osmanlı topraklarından Balkan Savaşı sırasında henüz çocuk yaşta göçen anneannemin böreğinin bunda payı çok büyük. O yüzden kahvaltıda “ev böreği”ni görünce başka bir seçeneğim kalmadı. Dışı bizim pide gibi, içi börek hamuru kıvamında bir tabak geldi, yanında tatlı turşu ve klasik ajvar (ayvar) ile, şahaneydi. Hamur gibi basit bir gıda nasıl bu kadar farklı lezzetlere dönüşüyor inanılmaz. Gerçi göçebe avcılığı bırakıp buğday için yerleşen insanlığa bakarsak çok da şaşılacak bir durum değil.
Bu güzel deneyim ve fırsat için BÜYEM’e ve beni çok güzel ağırlayan KEDS ekibine çok teşekkürler.