Bir uçak kazası görüntüsü bizi dehşete düşürür, psikolojide bulunabilirlik yanılgısı deniyor, büyük duygusal reaksiyon yaratan olayların bizim de başımıza gelebileceğini bir yargı olarak aklımızda tutuyoruz. Yine de bugün çoğumuz uçak yolculuğundan korkmayıp binmekten geri kalmıyorsak bu havacılığın kendine çıkardığı derslerle alakalı. Öte yandan yaptığı hatalardan ders almamakta direnen sağlık sektöründe sadece Amerika’da her yıl yanlış müdahale ve teşhisten her gün iki Boeing 747 düşmesine, her iki ayda bir ise bir 11 Eylül vakasına denk kayıplar yaşanıyormuş (Matthew Sayed’in Karakutu Düşünme Modeli adlı kitabından). Buna rağmen ortalığı ayağa kaldırmıyor, bu düzene seyirci kalmaya devam ediyoruz.
Netflix geçtiğimiz ay Boeing hakkında bir belgesel yayınladı, hararetle tavsiye ederim. “Downfall: The Case Against Boeing”. Belgesel Boeing’in yeni modeli 737 serisine ait iki uçağın beş ay arayla (2018-2019) düşmesini işliyor. 610 sefer sayılı Lion Air ve 302 sefer sayılı Ethiopian Airlines’ın yaptığı 346 kişinin ölümüne yol açan bu trajik olayın temelinde yatan nedenleri irdeleniyor. Özünde büyük başarılara imza atmış şirket, Airbus’un sıkı rekabeti neticesinde önce 1997’de McDonald Douglas’la birleşiyor. Ardından yavaş yavaş “mühendislerin” kontrolünden “muhasebecilerin” kontrolüne geçmeye başlıyor. Kararlar maliyet bazlı verilmeye başlanıyor. Şartların zorlandığı ve dürüstlükten uzaklaşıldığı noktada bu felaketler patlak veriyor.
Belgeselin yönetmeni Rory Kennedy şöyle diyor “Boeing’in mükemmelliğe, güvenliğe ve hünere odaklanarak olağanüstü şeyler yaptığı onlarca yıl oldu. Bu üç erdem kârın anahtarı olarak görülüyordu. Gayet de güzel işe yaradı. Ve sonra Wall Street’in herşeyden önemli olduğuna karar veren bir grup tarafından ele geçirildiler. Oyunda bir denge olması gerekiyor, bu yüzden şirketleri sadece kendi ceplerini doldurmak yerine kamu yararından sorumlu tutan temsilcileri seçmeniz gerekiyor.”
Kapitalist sistemin bir röntgeni gibi değil mi? Ama başta da söylediğim gibi Boeing’in trajik sonuçları bizi sarstığı için üzerinde düşünebiliyoruz. Kapitalist sistem üzerine çok tartışma olsa da bu olayda olduğu gibi odaklanıp bir çözüme varamıyoruz.
Ukrayna’daki savaş da dünyayı birçok yönden şoke etti. Sivil ve asker, şu ana kadar kaç uçak dolusu insan öldü bilemiyoruz. Bununla yatıp kalkıyoruz, televizyonlarda, sosyal medyada tartışıyoruz, tabii çok karmaşık bir konu, olayın ekonomik, politik, sosyal, tarihsel boyutları var, kimse net bir resim ortaya koyamıyor.
Umarım bu işin sonu sağlık sektörüne değil havacılığa benzer, bu dünyada korkmadan yaşamayı başarabiliriz❣
Maraklısına not: Boeing hakkında bir yazım daha var, göz atmak isterseniz, o da başka bir olaydaki burnu büyüklüklerinin faturasını anlatan.