Rusya’da 2001-2003 yılları arası, Ukrayna’da 2012-2016 yılları arasında yaşadım. Rusya 98 krizinden yaralarını sarmaya başlamıştı, Putin yeni başkan olmuştu. Moskova çok etkileyiciydi, bir filmin içindeymişsiniz gibi. Sizi biraz ürperten ama keşfetmekten kendinizi alamadığınız bir şehir. Ruslar kendilerini sanat ve spor alanında rüştünü ispat etmiş, askeri anlamda da büyük fedakarlıklar yapmış, kayıplar vermiş ama evine döndüğünde hor görülen kahraman bir millet olarak görürler. Buna pek itirazımız olmaz sanırım.
Ukrayna’ya Aralık 2011’te gitmiştim ilk. Kiev çok güzel bir şehirdi. Sovyetik tarafları da vardı ama kendine has bir kişiliği de. Euro 2012’de ülkenin altyapısı da bir ölçüde yenilenmişti, yollar, havaalanları, tesisler. Ukrayna’da çoluklu çocuklu bir aileydik ve en keyifli günlerimiz orada geçti diyebilirim. 2013 sonunda Euromaidan gösterileri başladı, Rus yanlısı başkan Yanukovic’e karşı. Gösteriler polisin ve askerin müdahalesiyle yüzün üstünde ölü ve Başkan’ın kaçmasıyla ülkede yeni bir dönem başlattı. Ülkenin Rusya’nın güdümünden çıkıp Batı’ya yüzünü dönmesi ülkenin Kiev ve Batısını memnun etse de, Doğu bütün bu olaylar ve sosyal tansiyon neticesinde Rusya’dan yana tavır almaya meyletti. Sonra Kırım’ın ilhakı ve Donbass’taki ayrılıkçılarla Rusya Ukrayna’nın bütünlüğüne ve bağımsızlığına bir darbe indirdi. Şirketimizin çalışanı olan ve ayrılıkçılar tarafında kalan bazı arkadaşların Kiev yönetimini suçladığını ve ayrılıkçılara destek verdiğini biliyorum.
Bu resmi de Dinyeper üzerinde bir adadaki parkta 2015 yazında çekmiştim. Ukrayna’nın renkleri diye böyle romantik bir yaklaşım vardı, madenci “Donbass” ile arslan Lviv (ülkenin kültür başkenti) arasında. Bu haliyle bile pek eşitlikçi değil tabii. Ülkenin batısı doğusunu, madenden (ve altta yatan metinle oradaki Rus yanlısı, yolsuzlukla zengin olmuş metal-maden oligarklarından) ibaret görmesi de bir çok ülke için tanıdık bir manzara, ikileştirme. Dolayısıyla bu iş çok karmaşık, o bölgede Rus bayrağı altında yaşamak isteyen çok sayıda insan var.
Peki o bölgede olup Rus bayrağı altında yaşamak istemeyen, Kiev yönetimini destekleyen insanları ne yapacağız? Belki Balkan savaşı öncesinde benim de atalarıma yapılan gibi mübadele veya zorunlu göç mü? Tarih yine tekerrür mü edecek ve bu bir çözüm mü olacak? Köklerinden ve varlıklarından koparılmış insanlar? Ne için? Birileri rüyasında kendini dünyanın hakimi olarak gördüğü için mi?
Tabii bu kadar basit değil bütün bu düzen buna çanak tutuyor. Çehov’un dediği gibi duvarda bir silah varsa mutlaka oyunun sonunda patlar. Eğer bu lanet şeyden uzak tutamıyorsak kendimizi, ortadan kaldıralım! Dünya ulusları bunu gerçekten talep edebilir mi?
Ben kabahatin en büyüğünü “Batı”da buluyorum. Herkesi herşeyi kendi çıkarı uğruna kullanmaya alışmış bir zihniyet. Pardon düzeltiyorum, geçmişte bunu Doğu yaptı sanırım, şimdi sıra Batı’ya geçmiş fark burada, hatta ibre tekrar Doğu’ya kayıyor sanırım.
Malzeme bu “insan”, ötekileştirmeyelim, gücü kime verirsen ver, herkes canavara dönüşüyor.
Rusya’yı buna resmen kışkırttılar, Rusya da niyeti bozmuş zaten, Batı şimdi de binalarını sarı-mavi ışıklandırıyor ve neşriyat yapıyor.
Rusya’yı köşeye sıkıştırmak istiyorsanız, tamamen bütün ilişkinizi kesin, gaz da almayın. Varsın fabrikalarınız dursun, evler ısınamasın. İnsanlar ölüyor, ölecek sizin ısınıp evinizde kanepede haberleri izlemeniz gerekmiyor. İnterneti de kesin yapabiliyorsanız ya da görülmemiş bir siber saldırı düzenleyin birleşip. Tepki böyle olur, sonra oturup bir yeni dünya düzeni düşünün. Farzedin Kim Yong-un nükleer füze düğmesinin üstünde uyuya kaldı, yeni bir dünyaya uyandı insanlık bir sabah. Borsa, hisse senedi mi düşünürüz, gelecek çeyrek karı mı, nasıl hayatta kalacağımızı mı?