TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği’nin geçtiğimiz yıl Eylül ayında düzenlediği ideathon’da jüride yer almıştım. Geçtiğimiz haftalarda bu kez Skoda Deneyim Akademisi ev sahipliğinde gerçekleştirdiği hackathon’da yine jürideydim. Malum ideathon fikir üretmeye odaklanırken, hackathon bu fikirleri somut bir ürüne dönüştürmeye odaklanır.
Konu yine eğitim ve gelişim sektöründe yeniliklerdi. Ekipler bu kez 36 saatlik bir programda hem eğitimler aldılar, hem fikirlerini prototipleştirdiler. 36 saati sonuna kadar kullananlar, neredeyse uyumayanlar da olmuş. Gerçekten bu kadar kısa zamanda herkesin bir prototip çıkarabilmesi bile büyük başarı.
Böyle bir çalışmada kaybeden olmuyor. Bizim eğitim sistemimizde çok ihmal edilen, bir fikri oluşturma, onu sunma, gelen soruları cevaplama ve tabii bu geri bildirimleri ürüne değer olarak katma döngüsünün hakkı verilmiyor, teste girecek çocuk yetiştirmekten. Benim bulunduğum ülkelerde yabancı okullar bunu ana sınıfından başlıyorlar. “Show & Tell” Çocuk evden getirdiği oyuncağını anlatıyor sınıfın önüne geçip en basitinden. Biz ise hala bir üniversite öğrencisini dinlerken, fikir çok güzele benziyor ama anlayamadık diye kala kalabiliyoruz.
Beni şaşırtan bir olay da SKODA Eğitim ve Gelişim Birimi Yöneticisi PhDc. İbrahim Boylu Bey’den dinlediğim Deneyim Akademisi gezisiydi. 11 yıllık bir sürecin ve düşüncenin ürünü olduğunu söylediği merkez, sıfırdan tasarlanarak yapılmış sandım, oysa bir bayi binası dönüştürülmüş. Bir satış ve servis merkezinde olabilecek tüm mekanlarda Türkiye’nin her yerindeki satış ve servis elemanları kendi işlerini deneyimliyorlarmış. Bir müşterinin kapıdan girmesinden itibaren nasıl karşılanacağını, nasıl araçları tanıtacağını, pazarlığı kimin nasıl, nerede yapacağını, deneyimleyerek öğreniyorlarmış. Aynı şey mekanik tarafta da her türlü servis eğitimi araçlar üzerinde veriliyormuş. Bu sistemi Çek’lerden mi aldınız dedim, hayır ama onlar bizden istiyorlar diyor, şimdiden bazı çevre ülkelerin ekiplerinin eğitimini üstlenmişler.
Şimdi bu nasıl oluyor? Yani bu bir fikir ihracı, sistem ihracı. O arabayı yapan mühendislik zekasının tasarlayamadığı bir süreci biz yapabiliyoruz. Ne sayesinde; bunu tutku haline getiren uzmanlar ve buna alan açan patron sayesinde.
Son yıllarda arka arkaya 25 maaş ikramiye gibi “çılgın” uygulamalarla gündeme gelen Yüce Auto’nun şov yapmadığını, çalışanına nasıl değer verdiğini daha iyi anlatan bir örnek olamaz sanırım.
Böyle bir merkez kurmak isteyen kurumlar varsa, İbrahim Bey’in bunu nasıl başardıklarını merak edenlerle paylaşmaktan mutlu olacağını düşünüyorum.


