Siyaset uğruna

Canım sıkkın, biraz ordan, biraz burdan laflayacağım affınıza sığınarak.

Trump kazandı. Demokrasinin de bir rejim olarak uygarlık tarihinin çöplüğüne gittiğinin kanıtıdır. Hakkında onca dava varken aradan sıyrıldı geçti. “Berlin’de hakimler” yok artık! Ha! Kamala seçilseydi daha mı iyi olurdu, onun çevirdiği dolaplar veya tutarsızlıkları hakkında hiçbir fikrim yok, ehven-i şer, benim için. Trump’ın kişiliği benim nazarımda epey net sadece! Hani bir fıkra vardır; Bektaşi’nin önüne iki şişe şarap koymuşlar ve “Tat bakalım erenler hangisi daha iyi !” demişler. Bektaşi şarabın birini tatmış ve diğerini gösterip “O daha iyi” demiş. Şaşırmışlar ve “Erenler onu henüz tatmadın ki!” dediklerinde “Bundan daha kötüsü olamaz” demiş, o hesap.

Joe Rogan ile Elon Musk’ın iki gün önce kaydettikleri pocastini dinledim. Elon Musk’a, teknoloji vizyonuna, başardıklarına hayranım (Tesla hissedarıyım aynı zamanda) ama tamamen fırsatçılıkla kim siyasi otorite olarak işine geliyorsa onu destekliyor olmalı bir iş insanı olarak. Bütün demokratların ne kadar sahtekar ve çamur atmaya meyilli olduklarından bahsettiler (olabilir) ama Trump “çok meşgul biri olduğu için çevresi tarafından yanlış yönlendiriliyor olabilir”miş, mesela zamanında Obama’nın Kenya doğumlu olduğu iddiasını savunmakla (bunun yalan olduğunu düşünüyorlar) hata etmiş. “Canım Trump da mükemmel değil, ama kimse mükemmel değil”, diye bağladı Joe Rogan.

Musk da Amerika’nın bir tiran tarafından idare edilme ihtimali var olduğu sürece (kimse olmadığını iddia edemezmiş) silah da halk için serbest olmalıymış. Kimse probability ve possibility arasındaki farkı anlatmamış ona. Silahlanmanın toplum için mevcut sakıncalarının ne önemi var değil mi?

Bu arada Trump’ın seçilmesinin Türkiye için etkisinin ne olacağı konuşuluyor. Biz kendi işimize bakalım, kimsenin bize bir etkisi olamaz. Atatürk ve o nesil ülkeyi 7 düvel düşmandan kurtarırken kimsenin insafına kalmadılar, üstelik o zaman karşımızdakilerle aramızdaki güç farkı, bugünden kat be kat daha açıktı. Dünyanın durumu daha az kargaşalı değildi.

Ortak Türk Alfabesi için 5 yeni harf eklenecekmiş. Yıllar önce eşimin ikinci isminde “X” harfi olması nedeniyle, iki ülke arasındaki muamelelerden yılıp, doğduğu ülkedeki adındaki “X” harfini “KS” olarak değiştirmişti. Üstelik aynı dönemde çocuğuna Alex ismini koyanlar, nüfusa geçirenler varken.
Şimdi bu ortak alfabe ne işe yarayacak? O dilleri okuyunca, ya da onlar Türkçe’yi okuyunca birbirimizi anlayabilecek miyiz? Sadece yeniden basılacak eğitim materyalinin maliyetini düşünebiliyor musunuz? Ne boş, bomboş işlerle uğraşıyoruz, siyaset uğruna!

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin