Bir aydınlanma yaşadım, gamification tarihe karışmış. Biz hala nasıl yapalım’ı tartışırken, o sırasını çoktan savmış.
Bu hafta oğlumun okulunda sınav haftası. Hafta sonu onu biraz ders çalışmaya motive etmek için “gel beraber bakalım sınav konularına” dedim. Bizim zamanımızda öğretmen bize yazdırırdı sınava dahil olan konuları. Artık okulun cep uygulamasında var, anında görüntü.
Takip hangi noktaya geldi; okuldaki ders bile çocuğun sorumluluğundan çıktı, çaktırmadan anne babanın görev listesine eklemlendi. Zaten evin kapısından alınıp okulun kapısına bırakılıyorlar, içerideki her adımından bile haberdar ediliyoruz. Sonra bu çocuklardan sorumluluk sahibi olmalarını bekliyoruz. Gel gelelim birinci sorumluluğu olan “dersine çalışmak” hakkında bile bir farkındalığı yok, derse nasıl çalışılır, öyle bir mevhumu yok. Ödev yapmaktan bahsetmiyorum, öğrenmeyi öğrenmekten bahsediyorum.
Bazen kendimi “Hababam Sınıfta Kaldı”nın son sahnesinde gibi hissetmiyor değilim. Hani Mahmut Hoca bütün ebeveynleri sınıfa toplar, ilkokuldan beri ne kadar ilgilendiniz çocuklarınızla diye sorar. Sonra karneleri size, asıl sahiplerine veriyorum deyip postayı koyar. 😏
“Nasıl çalışıyorsun” diyorum oğluma, sanıyorum ki bir ders anlatımı videosu veya pdf’i falan açacak; alıyor bilgisayarını dizine, Google’a konunun ismini yazıyor, yanına wordwall ekliyor. Wordwall öğretmenlerin öğrencileri için oyunlar tasarladıkları bir site. Çeşitli şablonlardan faydalanıp testler oluşturabiliyorsunuz.
Gamification diyoruz ya, olay çoktan orayı geçmiş, asıl olan oyun zaten. Artık edufication, learnization falan demek lazım. Oyundan neyi, nasıl öğretiriz diye. Sonra okulları düşünüyorum, eğitim sistemini ve bizim gündemlerimizi… Hayatın gerçekleriyle köhne sistemin arası giderek açılıyor. Daha dünya bu eğitim sistemine bir çözüm bulamadı diye teselli bulsam mı bilemiyorum, ama gidiş hiç iyi değil.
Bu çocukları neye evrileceğini bilmediğimiz bir hayata nasıl hazırlayacağız? Sanırım artık bilgi değil yetkinlik kazandırmaya odaklanmamız lazım yeni nesillere…