Kale Grubu’nun deprem bölgesindeki çalışmalarının yıldönümünde yapılan bir değerlendirme toplantısına katıldım.
Şurası bir gerçek ki, dünyada doğal felaketlerin hem etkisi hem sıklığı artıyor. 6 Şubat ülkemiz için çok acı bir dönemin başlangıcıydı. Devletin böyle bir felakete hazırlıklı olmadığı da anlaşıldı. Ama sivil toplum kuruluşları iyi bir refleks gösterdi, merhametli halkın desteği ile. Mutlaka daha iyisi yapılabilirdi ama şüphesiz büyük bir deneyim kazanıldı, çok büyük bir maliyete bedel olsa da.
Kale grubu, ilk olarak şirket gönüllüleri ve Kale Bayileri’nin katılımıyla maddi manevi desteğini sevk etmiş ardından da grup bünyesindeki Sosyal Girişimcilik programı ile “en kırılgan grup” olarak nitelendirdikleri ve eşitsizliklere en çok maruz kalan kadınların, çocukların ve engellenen bireylerin yanında yer almaya karar vermişler. Programlarına dahil olan sosyal girişimcileri bu alana yönlendirmiş ve desteklemişler.
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Sosyal Girişimcilik İttifakı Başkanı Daniel Nowack, video mesajında bunun altını çizdi.
“Yaptığınız şey, dünya çapında benzer felaketler ve streslerle karşı karşıya kalan diğer topluluklar için gerçekten bir plan ve örnek teşkil edebilir.” Nowack aynı zamanda Kale’nin 8 yıldır bu alanda çalıştığını ve
“sosyal girişimciliğin öncülerinden olma, sosyal inovasyonu gelecekteki bir iş yeteneği olarak geliştirme ve sürdürülebilir bir gelecek için işbirliği yapma” taahüdünü (Rise Ahead Pledge) veren ilk 12 şirketten biri olduğunu vurguladı. Bir Türk şirketinin bu vizyona sahip olması gerçekten çok gurur verici. Kale Grubu Kurucusu İbrahim Bodur’un Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı’nı kurmaktaki samimiyetinin ve inancının da bir göstergesi bence bu vizyon.
Toplantıda İBSG (İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik) Topluluk Destek Programı kapsamındaki sosyal girişimler (Anlatan Eller, BlindLook, Erişilebilir Her Şey, Microfon, Roof Coliving, This is Mana & Joon, Tospaa) tarafından yürütülen afet bölgesi projeleri hakkında ekiplerin proje yürütücüleri, proje partnerleri ve paydaşları bilgiler verdiler.
İnsan o hikayeleri dinlediğinde empatiyle aklın bir araya geldiğinde nasıl her şeyin üstesinden gelinebileceğine ilişkin bir iyimserlik içini kaplıyor. Felaketlerin yaşamdaki neyin önemli olduğuna dair hatırlatıcı rolünü unutmadıkça umut var.
Detaylı rapora linkten ulaşabilirsiniz:
