Oksimoron diye bir kavram var biliyorsunuz. Dikkat çekmek için bazen de eleştirmek kullanılan bir ifade. Gerçek yalan, orijinal kopya gibi. MEB Talime ve Terbiye’nin bu sanata yeni katkısı “zorunlu seçmeli” din dersi.
Kızımın okul kaydını Ağustos’un ikinci haftası yaptırdık. Kızım seçmeli derslerini kaydını yapan müdür yardımcısıyla belirledi. Okulun açılmasını bekliyoruz. Tanıyanlar biliyor ben televizyon, gazete daha doğrusu günlük haberleri takip etmiyorum. Zaten bilmeniz gereken önemli gelişmelerden haberdar oluyorsunuz. İzmir’de yaşayan laik bir kamu emeklisi olan annem telefonda “din derslerinin haftada 16 saate çıkarıldığını” söyleyince omuz silktim, annecim bu provokasyonlara gelmeyin, kim bilir hangi asparagas siteden türemiş bu haber türünden kadıncağıza demediğimi bırakmadım. Biz seçtik derslerimizi yok öyle bir şey dedim. Bir yandan da kızıyorum, bu kadar da dezenformasyon olmaz, iktidarı eleştirelim ama göz var izan var diye.
Google’layınca gördüm öyle bir haber var ama hala kondurmuyorum. Dün kızım seçtiğimiz derslerin geçerli olmadığını söyleyince, gerçekle yüzleştim. Evet, 16 saat din dersi görmeyecekler tabii, o stok, ama iki zorunlu, iki “seçmeli” zorunlu 4 saat din dersi göreceklermiş.
Okulların açılmasına iki hafta kala böyle bir değişiklik yapılır mı, ne öğretmeni var, ne ders kitabı var! Eğitim en önemli konu, hala yap-boz ve son dakikalarla yönetiliyor, akıl almaz!
Şunu da duydum bir arkadaşımdan. Bir müdür “Kültür Sanat” bloğundan adabı muaşeret derini seçeceklerini ama o bir formasyonda öğretmen olmadığı için onu Matematik öğretmenine verip ekstradan matematik işleyeceklerini söylemiş. Arkadaşım seçmeli din için de öyle yapalım deyince, o bizim kontrolümüzde değil demiş, iyi mi?
ÇEDES diye de bir garabet var “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum”. “Bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere bağlı” öğrenciler yetiştirmek için bir protokol imzalanmış Milli Eğitim, Diyanet ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında. Bilim diyor öyle bir paydaş yok, Spor bakanlığı var öyle bir amaç yok. Diyanet iyot gibi çıkıyor.
Bir kere değer eğitimi diye bir şey olmaz, değer öğretilmez, yaşatılır. Ahlak da aileden gelir. Bunca zaman ahlakımızı, değerimizi toparlayamadıysak geçmiş olsun.
Önce muhalefet tepkisini sertçe ortaya koymalı, işe yaramaz demeyin, o yüzden bu haldeyiz. Ben de kendi adıma bunu yazıyorum daha ne yapabilirim derken bir aydınlanma yaşadım: Din benim kültürümün bir parçası olabilir ama kimliğimin bir parçası değil. Üstelik kimseyi ilgilendirmiyor, neye inandığım veya inanmadığım. Din üzerinden nasıl bir şey dayatılabilir laik bir Cumhuriyet rejiminde? Ben de vazgeçerim o zaman. Ömer Seyfettin’in “Diyet”ini bilmeyen yoktur. Al o zaman diyetini!
Mete Hocam merhaba, geçen hafta sonu bu amaçla İzmir’de düzenlenen “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurrtaşlık” mitingine katıldık öğretmen olan eşimle. Açıkcası ben de çok detaylı bilmiyordum bu ÇEDES denilen garabeti ama gerek 9. ve 6.sınıfta okuyan kızlarımızdan gerekse de öğretmen olan eşimden detayları öğrenince pes artık dedim. Yıl olmuş 2023, dünyanın gündeminde neler var, biz nelere maruz kalıyoruz. Çok acı bir tablo gerçekten ve muhalefetin de şu andaki gündemlerine de bakınca ülkemizin savrulması çok çok üzücü.