İstemeyi (de) bilmek

İstemeyi bilmek lazım; takıldığınız noktada yardım istemelisiniz.

Kendi kendinize kaldığınızda sorun kemikleşiyor, üstesinden gelemeyeceğinize dair inancınız pekişiyor. Yardım almadığınızda, hata yapmaktan korktuğunuz için harekete geçmediğinizde gelişme fırsatını da ortadan kaldırıyorsunuz.

Inc. dergisinin geçen haftaki bir makalesinde Steve Jobs’ın 1994 yılında verdiği röportaja değinilmiş. Jobs 12 yaşındayken Palo Alto’da bulunan HP’nin kurucularından Bill Hewlett’ın numarasını rehberden bulmuş ve aramış. Bir frekans ölçer yapmak istediğini kendisine yedek parçalarından verip veremeyeceklerini sormuş. Adam gülerek bu delikanlının isteğine olumlu yanıt vermiş, hatta o yaz onu staja davet etmiş, frekans ölçerlerin yapım hattında. Cennette gibiydim diyor Jobs aktarırken.

Makalede aynı zamanda Adam Grant’in (maalesef çevirisi piyasada olmayan) “Vermek ve Almak” adlı kitabına ve sosyal bilimci Wayne and Cheryl Baker’ın ortaya koydukları “karşılıklık halkaları” kavramına gönderme yapıyor. Özetle “Ben sana yardım ediyorum ve sen de bir başkasına yardım ediyorsun ve belki de o kişi gelecekte bir gün bana (ya da bir başkasına) yardım edecek. Bu döngü, yardım istemeyi ve sunmayı kolay ve etkili hale getirir.” diyorlar.

Benim de der-ya’da en başından beri yapmaya çalıştığım bu. ADA’lar (Akıl DAnışma grupları) diye adlandırdığım ve esinlendiğim “mastermind group” bunun biraz farklı yapılandırılmışı, kendi yönetim kurulunuzu oluşturmak da diyebilirsiniz. Yani o gruptaki herkes kendi yönetim kurulunun başkanı, diğerlerinin yönetim kurulu üyesi oluyorlar gibi düşünebilirsiniz.

Yine Dijital Akıl Kulübü’nde bunun başka bir versiyonunu deniyoruz. Bir “deneyim takası” panomuz var. İhtiyacınız olan bir konuda yardımı bir uzmandan, onun ihtiyacı olan sizin uzmanı olduğunuz bir konuda takas yaparak karşılamanız esasına dayanıyor. Örneğin dijital konulara meraklı bir avukatsınız, websiteniz için bir yardım veya çözüme yönlendirme karşılığında o kişinin hukuki bir sorununa bir yaklaşım önerebilirsiniz. Bu yardımların büyüklüğü veya devamlılığı kişilere bağlı. Alma-verme dengesinin olması iyi olur ama bazen bu şart da değildir. Karşımızdakine, karşılıksız bir yardım etme hazzını vermek, bazen o yardımı almanın hazzından daha büyük olabilir.  

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin