Konfor alanım

Konfor alanı tabiri bazen insanları yanıltıyor. Yani her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir hayatı çağrıştırabiliyor. Oysa insanlar için çile çektikleri, anlamsız işlerle ve taleplerle uğraştıkları bir alan da konfor alanı olabiliyor.

Konfor alanı sizin alışkın olduğunuz bir çevreyi ve otomatik pilotta orayla baş etme çabanızı tanımlıyor.

Kitap Kulübü’müzde Hayatı Yeniden Keşfedin (Klosko&Young) kitabında da okumuştuk. Şemalar kendini yaşatır, çocukluktaki yaşantıların yetişkinlikte de sürdürülmesi eğiliminden bahseder. Bu da bir anlamda konfor alanı herhalde.

Bazı insanlar zoru seçiyor, kolayı varken (mesela ben), bu da bir şema. Belki o yüzden benim de her işi kolaylaştırmak gibi bir mücadelem var. Demek istediğim şema da bir kader değil, bazı insanlar şemalarıyla baş etmeyi öğreniyorlar.

Bir de stresten beslenmeye çalışıyorum, pozitif stres de diyorlar galiba buna, yani bir işin üstesinden gelmeyi yapıcı bir heyecana çevirmeye çalışıyorum. Galiba yapamayacağım diye hissetsem de ucunu bırakmıyorum. Belki yapım buna müsait ama ben de koyvermiyorum, bir irade gerektiriyor.

Uzun sözün kısası, içinde bulunduğumuz durumu sorgulamak, mümkün olduğunca yukarıdan bakarak anlamak, tartmak ve bir denge bulmaya çalışmamız gerekiyor.

Psikoloji eğitimi almadım umarım çam devirmemişimdir, konfor alanı uzmanı da değilim, üstad Emre Başkan gibi. 🤗 O da bu konuyu irdelemeye ve Türk iş dünyasının seyrinin izini sürmeye devam ediyor.

Sevgili Emre Azor Brand & People Solutions ekibiyle bu sene 6. kez “Konfor Alanı Araştırması”nı düzenliyor. Yine her yıl olduğu gibi sonuçları Harvard Business Review Türkiye Kasım sayısında okuyabilirsiniz.

Hatta daha da iyisi yaklaşık altı dakikanızı ayırarak bugüne kadar binlerce kişinin katıldığı bu araştırmaya katılabilir, 2023 yılının veri setine katkı verebilir ve sesinizi duyurabilirsiniz.

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin