Söz uçar yazı kalır.
Ama bizde pek okunmaz.
Sözümü podcast’te söylüyorum, kalıyor, ama herkes o mecrayla haşır neşir değil.
Video’ya ise herkes takılıyor. Hatta bilgi almak için bile video tercih ediliyor. Okumak izlemekten çok daha hızlı olsa da.
Kişisel gözlemim, ki yurtdışında da uygulamaların böyle olduğunu görüyorum, bir topluluğa bir mesajın verilmesinin en garantili yolu video. Mesajı vereni kanlı canlı görmekten mi, insana daha “doğal” gelmesinden mi bilmiyorum. Tabii ses ve mimikle birleşince duygu da daha rahat geçiyor.
Ben de global CEO’dan e-posta alacağıma, bir video mesaj izlemeyi tercih ederim herhalde (gerçi kendi eliyle bana yazdığı postadan aldığım mektup daha iyi olurdu. Çok kısa ve “you are fired” gibi bir şey değilse). 😄
Ben ise kendimi en iyi yazarak ifade ettiğimi düşünüyorum. Bütün detayları kuşkuya bırakmayacak şekilde açıkladığıma inanıyorum. Çok önemli bir mesajsa defalarca okuyup, hatta üstüne bir gün yatıp, ilk defa okur gibi gözden geçiriyorum, düzeltiyorum. Ama yanlış anlaşılmaların veya soruların önüne geçemiyorum. Yani ben de sandığım kadar iyi olmayabilirim.
Audio’ya da bulaştım da, videodan hala uzak duruyor(d)um. YouTube kanalı açmaktan bahsetmiyorum. Hoş podcast bölümlerimi oraya aktarma düşüncem var ama videoyu topluluklarda kısa mesajlar vermek için veya bazı eğitim videoları oluşturmak için kullanmaya karar verdim.
Beni geren iki konu var: İlki (ve daha kritik olanı), kameraya karşı konuşma zorluğu. Videoya alınan bir söyleşide önümde tekst olmasına hiç ihtiyaç durmuyorum ama kameraya bakarken prompter ihtiyacı duyuyorum. Bunu yenmeli miyim, yoksa telefonu monte edebileceğim basit bir prompter mı almalıyım?
Siz bunu nasıl beceriyorsunuz? Aklıma bunu (irticalen konuşmayı) çok iyi yapan iki arkadaşım geliyor Hülya Mutlu ve Meral Kızılkaya Demirtaş. Bana önerebileceğiniz taktik var mı? 😊
İkinci konu ise ekipman. Bilgisayarın kamerası bana çok amatör geliyor. Stüdyo kurmaya da niyetim yok ama iyi sonuç verecek bir setup için ne önerirsiniz? Yorumlara alışveriş linki falan da bırakabilirsiniz.
Ya da hiç kendini yorma İstanbul’da filan filan stüdyoyu çok uygun koşullara kiralayabilirsin, edit’e de yardımcı oluyorlar mı dersiniz?
Not: Buraya iki arkadaşımın yorumlarını da aktarmak istiyorum.
