Dün akşam Genç Enerji’nin şarj istasyonundaydım.
#GençEnerji Dr. Sertaç Doğanay’ın gençlerin hayata daha iyi hazırlanabilmelerine ve enerjilerini verime dönüştürmelerine katkıda bulunmak için kurduğu bir topluluk ama aynı zamanda bir sosyal girişim. Sertaç adım adım seri girişimciliğe gidiyor. Çekirdekte “topluluk” var, yörüngesinde ise gençler, iş dünyası, çalışanlar ama hep toplumsal fayda üretmek var. Enerjisini insanlardan alıyor, çoğaltarak dağıtıyor (mühendis olsaydım ne analojiler patlatırdım, elektron, nötron, proton falan, ama iktisatçıdan bu kadar)
Gençler için alışılageldik bir eğitim programı değil, gençleri gönlü genç kariyer sahibi ablaları abileri ile bir araya getirerek, hikayeleri ile hemhal olarak bağ kurmalarını sağlamayı amaçlıyor. Ama bunun yanı sıra iş dünyasının konferans, kongre gibi profesyonel buluşmalarına ve sosyal-kültürel etkinliklere “davetli olarak” katılmalarına imkan yaratıyor. Sahip olduğu ilişkiler ağını böyle güzel bir amaç için kullanması kime iyilik insan şaşırıyor, faydayı alanlara mı verenlere mi?
İşte faydayı alan mı veren mi olduğu tartışılır gönlü gençlerle bu kez MSA’nın konuğuyduk. Mutfak Sanatları Akademisi’nin yılda 1000 kadar genci eğittiğini de dün akşam öğrendim. Aşçılık da nasıl önemli bir meslek, hatta MSA’nın adındaki gibi bir sanat; hem göze, hem buruna ve tabii damağa, hitap ediyor.
Bu kıymetli ve paylaşımcı grupla da sohbet etmeye çalıştım ama tabii zaman pek azını tanımaya yetti.
Sağolsun Sertaç bu buluşmayı da kitap kulübümüze denk getirerek (son üç ayda ikinci kez) bana güzel bir deneyim yaşattı. Saat 9’a çeyrek kala Mehtap Alp Hanım’ın toplantı odasına çekilip kulübe bağlandım. Toplantı boyunca da fotografı çeken Sinan Yorgancıgil gibi, arkadaşlarla selamlaşıp onları uğurladım. Sonra da ışıkları kapatıp çıktım MSA’dan.
Kulüpte konuştuğumuz kitap Jake Knapp ve John Zeratsky’nin Zaman Yaratmak isimli, zamanımızı nasıl yönetip, bizim için önemli olan konulara nasıl odaklanacağımız hakkında taktikler veren bir kılavuzuydu. Herkesin kendi için işe yarar bir yön bulmasından ve uygulamasından çok mutlu oldum, en çok beğendiğimiz tarafı kitabın verimlilik dayatmaları yapmamasıydı. Yazarlar oldukça mütevazi ve esnek bir biçimde konuya yaklaşmışlar, onlarca metodu deneyin, kendinize uyanı benimseyin diyorlar. Kitap hakkında daha çok ipucunu ve sohbetimizden bir derlemeyi Pazartesi günü podcastte paylaşacağım.
Bu ay Mahfi Egilmez üstadın Başarısızlığa Övgü adlı kitabını okuyacağız. Siz de bize katılmak isterseniz bekleriz.