Paylaşımlarımda siyasete girmek istemiyorum ama bazen de geri duramıyorum.
Bundan tam 25 yıl önce, 23-24 Mayıs 1998’de yapılan CHP kongresinde merhum Deniz Baykal sahneye Rick Martin’in şarkısıyla inmişti. Videoda seri ve dikkatli sahne performansını izleyebilirsiniz. Baykal o gün tekrar başkan seçildi ancak biliyorsunuz bir yıl sonra yapılan seçimde CHP baraj altında ve meclis dışında kaldı.
Burada bir çok ders var, sözüm yalnız CHP’ye değil. Ama maalesef öğrenmiyoruz, hayat tekrar ediyor.
Öncelikle herkes gelip geçiyor, meşhur şarkıdaki gibi Sultan Süleyman’a kalmamış, bu hırs, bu kibir niye? Bensiz olmaz, ben olmazsam dağılır, çöker hezeyanının boş olduğu insanlık tarihi boyunca sayısız kere kanıtlanmış. Kurumlar liderlerine rağmen ömrünü tamamlamış veya liderleri hayatta olmasa da varlığını sürdürmüş.
Genç olmak, zinde olmak liderlik iddiasının gereği sanki. Deniz Baykal o gün 60 yaşındaymış. Fiziki kondisyonunu ispat etmek için o merdiven şovu düşünülmüş olmalı. Bugün için bayağı genç bir lider sayılır aslında, Bahçeli 75, Kılıçdaroğlu 74, Erdoğan 69 yaşında. Keşke gençlik değil bilgelik aransa diyeceğim ama ikisi de lafta kalabiliyor.
Hep bir gösteriş merakı, ışıklar, büyük prodüksiyonlar, şimdi de meydanlarda kalabalık yarıştırılıyor, 750bin kişi mi vardı, bir milyon 750bin mi? Uyduyla, drone’la ölçüm yapılıyor ama ülkenin dertlerinin hesabı bu kadar yapılmıyor. Şov bitiyor, o şova katılanlar da dönüp kendisi için ne önemliyse o yönde irade gösteriyor. O zaman o şova niye o kadar para emek harcadık? Neden direkt insanlar için neyin önemli olduğuna bakmıyoruz?
Siyasetin garip cilveleri de eksik olmuyor. O gün Deniz Baykal’ın karşısında genel başkanlık için mücadele eden Ertuğrul Günay, 2004’te Baykal tarafından partiden ihraç ediliyor. O da yeni bir oluşum (müslüman-sol) arayışındayken AKP’den gelen teklifle önce İstanbul sonra İzmir milletvekili oluyor ve 5.5 yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı yapıyor.
Siyaset ilkeler üzerinden yapılmıyor. Dün kanlı bıçaklı olduğunuzla, bugün can ciğer kuzu sarması. Politikacılık adeta profesyonel futbolculuk. Kimse forma aşkı (ilkeler) için oynamıyor, amaç iyi transferler yakalamak ve olabildiğince uzun süre yeşil sahalarda (koltukta) kalmak.
Son olarak ben faturanın seçmene çıkarılmasını doğru bulmuyorum, insanlar mantık dışı kararlar veriyorlarsa, birincisi bu hepimizin doğasında var, ikincisi onların içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum ülkenin son birkaç neslinin eseri. Yurttaşlara eğitimle sorgulama, muhakeme becerisi kazandırılmadıysa, kötü yönetimle gelir dağılımını bozup, onları yoksulluğa mahkum edip, karınlarını doyurdukları için şükretmeleri beklendiyse, insanların kendini geliştireceği, gerçekleştireceği zaman günde 5 saat televizyon izlemeye indirgendiyse o insanları nasıl suçlayabiliriz? Öfkemizi ve eforumuzu doğru yönlendirme erdemine sahip olmalıyız. İçinde bulunduğumuz durumun sorumlusu geçmiş ve bugünkü yönetimlerdir; eforumuzu yeni nesilleri layıkıyla yetiştirmeye odaklamalıyız.