2008 Mayıs’ında kızımın doğumuna yaklaşık bir ay kala iki buçuk yıl süren Sırbistan’daki görevimin son günlerindeydim. Eurovizyon o yıl Belgrad’da yapılıyordu ve Türkiye’yi Mor ve Ötesi temsil ediyordu. Bir Türk şirketi olarak yarışmadan önceki akşam bir resepsiyonun sponsorluğunu yapmıştık ve o sayede çok sevdiğim bu grubu tanıma ve üyeleriyle sohbet etme imkanı bulmuştum. Harun grubun en sessiziydi gördüğüm kadarıyla. Ama geçen hafta düzenlenen bir bağış organizasyonunda çok güzel konuşmuş, duygulara tercüman olmuş.
“Biz normale dönemeyiz bizim normalimiz enkaz altında kaldı” demiş. Aslında enkaz altında kalan normalimiz değil, Cumhuriyet’imizin kurucu felsefesinden sapa sapa geldiğimiz noktadaki akıldan, bilimden, liyakatten, adaletten kopmuş kamu düzenimiz, ahlaktan, vicdandan, iyi niyetten ayrılmış değerlerimiz…
Bu aşağıda yer alan konuşmanın öncesindeki vurgusunu önemli ve değerli buluyorum. Diyor ki; biz birbirimizi dinlemiyoruz, birbirimize sabır göstermiyoruz, birbirimize iyi davranmıyoruz. Aynen katılıyorum; bu ikiliğin, kutuplaşmanın önüne geçersek, herkes ilkelerde, liyakatte, adalette birleşebilir, ancak o zaman milletçe hak ettiğimiz yere gelebiliriz. Karşılıklı olarak birbirini aşağılamak ve çatışmak, kaosun sürmesine, rövanşist duyguları kabartıp aklıselimi devre dışı bırakmaktan başka işe yaramıyor. Böyle bir felaket sonrası yardımlaşmayla birbirimizle “barışabilirsek”, iki taraftaki art niyetlileri dışlayabilirsek ancak derdimize derman bulabiliriz.
Not: Bu arada İhtiyaç Haritası’ndan Mert Fırat‘la Das Das’ta ortaklarındanmış Harun Tekin. Yahu işte sanat o yüzden önemli, gerçek sanatçılar; güzel insanlar, gerçek yurtseverler demek…