LEGO’ya olan hayranlığımı çok kez dile getirmişimdir. Çocukluğumda önemli bir yer tutan bir uğraştı. Sadece iki sete sahip olmakla beraber hem yalnız olduğum zamanlarda, hem de arkadaşlarımla beraber oynarken ve oyun kurarken LEGO ideal bir araçtı. 90’larda ise büyüyen dijital oyunlar çocukların ilgisini kaydırdı. Şirket birçok kafa karışıklığı ve LEGO’nun ruhu ile alakasız işler yaptıktan sonra (LEGO oteli, markalı tekstil ürünleri, LEGO ruhuyla uyumsuz film projeleri ve aşırı sofistike ürünler) Jørgen Vig Knudstorp önderliğinde aşağıdaki hamlelerle tekrar kalkışa geçmeyi başarıyor.
🎯 Uzmanlık alanına odaklanarak (En beğenilen CITY serisini yenileyerek vb)
🎯 Sadık müşterilerini önemseyerek (LEGO kulüplerini canlandırma vb)
🎯 İnovasyon süreçlerini belirleyerek (pazarlama ve ürün geliştirmenin daha yakın çalışması, yeni ürünler için bir oylama sistemi vb)
🎯 Satış noktasında deneyimler oluşturarak (Master builder etkinlikleri vb)
🎯 Yeni neslin olduğu yerde olarak (Hobbit, Lego movie gibi filmlerle)
Ama beni asıl etkileyen yeni okuduğum başarısızlık konusuna yaklaşımı oldu.
“Başarısızlık için kimseyi suçlamam. Suç bir başarısızlıkta yardım edilmediyse ya da yardım istenmediyse olur” diyor mealen. BCG’ye verdiği bir röportajda yaratmaya çalıştığı kültür için şunu söylemiş:
“Yaratmaya çalıştığım kültür, her yıl başka bir rekor sonucu kutladığımızda, bir basamağa çıkıp ve “Sizden asla yapmamanızı istemediğim her şeyi yaptığınız için teşekkür ederim” dediğim bir kültürdür. Kontrol etmek istemiyorum. Bağlam oluşturmak istiyorum. Kültürün ve stratejik seçimin netliğini yaratmak istiyorum, ama sonra insanların beni şaşırtmasını istiyorum. İnsanların kendilerine söylenenleri yaptıkları bir yer istemiyorum çünkü bu yaratıcı bürokrasiyi bastırıyor, korku yaratıyor.”
Şiir gibi… İnsanlar sadece kendine söyleneni yapmaya çalıştıklarında çizgi dışına çıkmak zorlaşıyor ve stres artıyor. Nereye gitmek istediğini çok net ortaya koy, gerisini çalışanına bırak. Kaç şirket bunu yapabiliyor, yapabilenler şu an nerede? 😊