Medeniyetimizin ilerlemesinin psikolojimize en büyük zararı sanırım etrafımızda olup bitenler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya bağlı olarak herşeyi kontrol edebileceğimize dair güven duygumuzun artması oldu.
Etki alanımızın genişlediğinin farkına vardık. Sadece kendi mahallemize değil dünyanın her köşesine erişebilir oldukça, hayallerimiz de büyüdü. Yarın bugünden daha iyi olabilir ümidiyle geleceğe dair planlar hayatımızda daha büyük yer almaya başladı. Bugünün gözümüzdeki değeri iyice düştü, aklımız takvimdeki, yapılacak iş listesindeki bir sonraki maddede.
Geçtiğimiz hafta elim helikopter kazasındaki değerli yöneticilerin takvimleri de doluydu bizimkiler gibi.
Kontrolün bizde olduğu yanılgısının bizi kendimizden koparmasının önüne geçmek için bence yapabileceğimiz iki şey var, yalınlaşmak ve anda kalmak.
Hayatımızı bitirilmesi gereken bir mühendislik projesi gibi görmek yerine daha az işe daha fazla zaman ayırdığımız bir sanat projesi gibi görmeliyiz.
Küreselleşen ekonomi bize bazı koşullar dayatıyor, bunun dışında kalamıyoruz ama örneğin daha az iş seyahati hem bizim, hem gezegenin sağlığı için daha iyi olur kesin.
Anda kalmak daha da zor. İnternet ve sosyal medya bizi duygudan duyguya, bir yerden öbürüne savuruyor. Telefonumuzda SMA’lı çocuktan, terfi haberine, kanserle savaşan profesyonelden, yeni ürününün reklamını paylaşan pazarlama müdürüne geçiyoruz. Bu kasırgaya uygun evrilmedik ama şu an bunun bağımlısı olduk, hatta doğru dürüst tepki veremez olduk, çok üzücü bir haber bile milisaniyeler içinde üzerimizden sekiyor. Ben bu hafta başı telefonumdan, Linkedin dışındaki Twitter, facebook, Instagram uygulamalarını kaldırdım, ancak hesaplarımı henüz kapatmadım.
Anda kalma’lık en iyi aktiviteler, bizi oradan oraya sürüklemeyen, bir hikayenin, çerçevenin içinde kaldığımız aktiviteler. Mesela kitap okumak en güzeli. Çocuklarla bir oyun oynamak da. Bir ormanda ağaçların arasından gökyüzüne veya denize bakmak da öyle.