Bizim nesil çocukluğunda ülke gündemini Gırgır’dan takip ediyordu. 80’lerde, 70’liler ne kadar politik olabilirse o kadar politik olabiliyorduk Gırgır sayesinde. Benim ODTÜ’ye girdiğim yıl (88), Gırgır’da okurlardan gelen “Bizim de bir çift sözümüz var” köşesinde yayınlanmış, bir gün ekonomist başbakan olacağımı müjdeleyen (posta zarfı içinde yayın ücretini aldığım) bir yazım bile vardı. Bunu da paylaşayım bir ara.
Benim topluluk merakım o günlerde de vardı. ODTÜ’deki öğrenci topluluklarından Uluslararası Gençlik Topluluğu’nda canla başla çalışıyordum, ortalamamın gözünün yaşına bakmadan. Hazırlıkta topluluğa girmiştim, birinci sınıfta Yürütme Kurulu’na seçilmiştim. 90 baharında düzenlenen 4.ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği şüphesiz en büyük ve popüler icraatımızdı, onca söyleşi, gösteri ve kitap fuarı organizasyonu arasında.
Şenliğin tanıtım faaliyetlerini planlar, afiş çalışması fikirler öne sürerken, önce Gırgır ve sonra HIBIR’dan favori çizerim Latif Demirci’ye çizdirmeyi teklif etmiştim. Olur mu olmaz mı derken, şimdi hatırlayamıyorum, herhalde telefon ve mektup trafiği sonrası görüşmek için Sevgili Tulin Cevizci ile Levent’te (şimdiki Kanyon’un arkasında bir yerlerde) HIBIR’ın yeni taşındığı adresine gitmiştik. İçerisi sürekli birbirine takılan, makara yapan zamanın fırlama mizahçılarıyla doluydu. Ergün Gündüz’ü, Hasan Kaçan’ı, Atilla Atalay’ı hatırlıyorum. Latif Demirci ise çizgilerindeki onca afacanlığa ters köşe, mahçup ve sessiz tabiatlı biriydi. Oturup nasıl bir etkinlik olduğundan bahsettik, sözlü bir brief verdik. Bir poster, program broşürü, öğrenci cep ajandası ve çıkartmalar istemiştik. Hepsini baskıya hazır şekilde bize ücretsiz yapmıştı. Sonra onlardan kendisine birer kopya gönderdiğimi hatırlıyorum.
Poster ve diğer malzemeler çok sükse yapmıştı, düşünün bir üniversite şenliğinin posterlerini Cem Yılmaz’ın çizdiğini. Öyle kes yapıştır da değil, özgün bir çalışma. Toplulukta YK’daki arkadaşlar Latif Demirci’den gelen orijinal çizimlerden birini bana hediye etmeye karar vermişlerdi, ben de hemen alıp çerçeveletmiştim tabii.
Bir zamanlar sosyal hayatın ayrılmaz parçası, muhabbetlerin konusu olan karikatürler sirke surat ve öfkeli siyasete yenik düştü. Latif Demirci o savaşın en cengaver şövalyelerindendi. Mizah artık kelimelerle twitter’a taşındı, Gırgır ve HIBIR kuşağı şövalyelerden aldığı bayrağı çoğaltarak taşımaya çalışıyor. Mizah ölmez, Latif de unutulmaz.