Öğretmenin role girmesi

Erdem Hoca podcastte pazartesi yayınladığım söyleşimizde eğitimde dramanın kullanılmasının dünyadaki öncülerinden Dorothy Heathcote’un yaratıcı dramayı “yaşamın provası” olarak tanımladığını söylemişti.

Heatchote (1926-2011) sahip olduğu drama yeteneği ve zekası sayesinde alaylı bir drama öğretmeni olmasına rağmen bugün kullanılan bir çok tekniği yıllar içinde geliştirmiş bir uzman. “Öğretmenin role girmesi” onun eğitim sistemine kazandırdığı eğitimi kolaylaştırmak adına drama tekniklerinden yararlanan bir öğretim tekniği. Eleştirel düşünmeyi, ahlaki ve duyuşsal düşünceye dönüştürmeye çalışan, gerçeklere dayanan bilgileri ve öğrenim deneyimlerini daha görünür biçimde; her türlü yaşam durumlarına aktarmaya çalışan bir teknik.

Bir duygu hakkında konuşmanın hiç bir zaman ona verilecek tepkinin yerini almayacağını savunan Heathcote, öğretmenlerin alabilecekleri rol çeşitlerini ilerleterek tiyatro metaforlarını da genişletmiş. Öğretmenlerin rol alma biçemlerine şu örnekler veriliyor (Hesten, 1993)

Öğretmenin geri bildirim vermek ve düşünceleri temizlemek amacıyla genel görüşün tamamen karşısında olan kişi rolüne girmesi
Bir grup üyesi olarak düşünceleri destekleyen kişi rolüne girmesi
Tartışmalarda arabulucu olan kişi rolüne girmesi
Olayları gösteren ve duygu durumunu ayarlayan anlatıcı kişi rolüne girmesi
“Bırakalım yapsınlar“ diyen pozitif uzlaşıcı kişi rolüne girmesi
Açık bir biçimde anlamayan ve her şeyin ayrıntısıyla anlatılması gereken bir kişi rolüne girmesi
Çocukların ifadelerini değerlendiren yansıtıcı bir kişi rolüne girmesi… vb.*

Bütün bu taktiklerin çocukları tartışmaya ve öğrenmeye teşvik ettiği açık.
Benim gördüğüm kadarıyla eğitim sistemimiz; müfredat denilen içi tıka basa doldurulmuş devasa bir bilgi çuvalının çocukların başından aşağı boca edildiği, öğretmenin (bu boca etme işini) “yetiştirmek için çırpındığı”, bu nedenle zaman kaybına yol açacak tartışmaların veya yoldan sapmaların önüne geçilmeye çalışıldığı, merakı öldüren, inisiyatife, yaratıcılığa ve sorgulamaya yer açmayan bir sistem.

Daha az bilgi boca ederek ama öğrencilerin, yaşayarak, hissederek, kazanımları aldığı bir yapıya geçmek neden zor? Cevap veriyorum; çünkü başı, ortası, sonu değil hepsinin değişmesi gerekiyor. Yani okul öncesi, K12 ve üniversite. Hayat yüz yıl öncesine göre çok değişti, hayata hazırlık da değişmeli.

*Bütün bu bilgileri Yaratıcı Drama dergisinde 2017 yılında yayınlanan “Dorothy Heathcote’un Yaratıcı Drama Yaklaşımları” adlı Zeki Özen ve Ömer Adıgüzel’e ait makaleden aldım.

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin