Son zamanlarda iş hayatında kadınların desteklenmesi hakkında birçok projeye dahil oldum, eğitmen, mentor veya kolaylaştırıcı olarak. Hiç şüphesiz bu konuda kurumların “40 fırın ekmek yemesi” gerek ama konunun derinine indiğinizde algıların, değer yargılarının ve kültürün asıl engel olduğunu fark ediyorsunuz. Kadınlar ise bu sorunlarla baş etmek için kendi çözümlerini üretiyorlar haliyle.
En çok başvurulan yöntemlerden birisi “kadınlık”larını bastırmak. Kadınlık rollerinden ve kimliğinden sıyrılmak, onları arka plana atmak veya göstermemek gibi. Bu belki bazen işe yarıyor, daha “erkeksi” olmak daha az engelle uğraşmak anlamına gelebiliyor. Öte yandan iş hayatının daha fazla “erkeğe” değil “kadın”a ihtiyacı var, kadınların empatisine, dokunuşuna, yaratıcılığına, organizasyon kabiliyetine, şevkatine…
Pixar’ın bu çok hoş filmini paylaşmaya doyamıyorum anlaşılan, ilk çıktığında paylaşmıştım 2019’da, şimdi yine aklıma geldi paylaşayım dedim, baktım 2020’de de paylaşmışım. Pandemi arası vermiş olalım ama kesinlikle geçerliliğini koruyan bir anlatım. Bir kahve molasında mutlaka seyredin ve size nasıl hissettirdiğini bizimle paylaşın.