Chip Walker, yaptığımız söyleşide marka amacının bir nevi toplumsal harekete dönüşmesi konusunda SunTrust bankası örneğini vermişti. 2016 yılında yaptıkları araştırmada Amerikalıların %80’inin mali kaygılar nedeniyle uykularının kaçtığını tespit etmişler. Büyük çoğunluğun kenarda doğru dürüst bir birikimlerinin olmadığını, üçte birinin emeklilik planının olmadığını görmüşler.
Kendi amaçlarını Amerikalıların mali güvencelerini kazanmalarına yardımcı olmak olarak belirlemişler. İleri ve yukarı adlı bir hareket başlatmışlar. Verdikleri eğitimler, rehberler ve araçlarla 6 milyon kişiye erişmişler.
Eğitimde şöyle pratik tavsiyeler var: Kendinize bir daha asla paket servis sipariş edemeyeceğinizi söylemek yerine, bütçenizdeki küçük kalemlere makul kesintiler yapın. Örneğin, ‘Öğle yemeğimi evden getirmeye başlayacağım’ veya ‘Her cumartesi yerine iki haftada bir sinemaya gideceğim’ deyin.
Küçük şeylerden vazgeçerek ilgili.” Şunu fark ediyorlar müşteriler tasarrufa yönelik attıkları ilk adımlardan cesaret alıyorlar. Bir yönetici “İlk büyük hedeflerini gerçekleştirdikten sonra, davranışlarındaki küçük değişikliklerin ödüllendirici olabileceğini görüyorlar.” diyor. “Acil tatmin aramak yerine, gecikmiş hazzı almayı öğreniyorlar.”
Banka için sonuç ise artan mevduat, memnuniyet, bağlılık ve karlılık oluyor.
Düşününce ne kadar bariz; bir banka için daha iyi bir amaç olabilir mi? Bunu düşünürken hızlıca bizim büyük bankalarımızın sitelerine bir göz attım. Gördüm ki sayfanın neredeyse tamamını kendi ürünlerine ayırmışlar, size kredi verelim, sigorta satalım, BES yapalım, kredi kartı verelim, vb
Biri ekstadan ilk sayfadan bahar konserlerini duyurmuş, yabancı müzisyenler akdeniz esintileriyle müzik ziyafeti çekeceklermiş.
Bir diğerinin yine açılış sayfasından ulaşılabilen oldukça zengin blogunda hayatımızın her alanında yanımızda olduğu mesajını veriyor, mesela evde ailecek oynayabileceğiniz oyunları anlatıyor.
Bir diğeri aşırı kurumsal, bankacılık ve ürünler dışında bir bilgiye rastlamak neredeyse mümkün değil.
Bir başkası yine ürünlerinden başka birşey göze çarpmıyor, sadece biraz daha ihtiyaç diliyle konuşuyor.
Ürün değil ihtiyaç konuşmak daha yakın müşteriye ama gerçekten bir finans kurumu olarak onu anladığını, onun maddi kaygılarını anladığını gösteren hiçbirşey yok. Bir bankanın sanatı, kültürü desteklemesi (bizimki gibi başka elinden tutanın olmadığı ya da çok az olduğu ortamda) çok değerli. Ama bunları bir sosyal fayda veya iyilik gibi görüp, “şimdi biraz da iş yapalım, para kazanalım” deme hali neden bu kadar göze sokuluyor anlayamıyorum!
Benim kişisel finansımı yönetmeme yol gösterecek, istediğim bilgileri bana yardımcı olacak şekilde sunmaya başlayacak bir banka var mı?
Ama çok rica ediyorum bana KVKK demeyin…