Değişen marka amacı algısı

Hafta başında Heart Mind Design’ın benim de yakından takip ettiğim ve faydalandığım TrendWatching ve onun kardeş kuruluşu Business of Purpose işbirliği ile düzenlediği PurposeNOW etkinliği vardı.

Gerçekten çok kaliteli ve nitelikli bir etkinlik oldu, kullandıkları platformdan (Hopin-daha önce deneyimlememiştim, gayet iddialı ve kullanışlı görünüyor) HMD’nin moderasyonuna, yabancı ve yerli birçok değerli konuk konuşmacıya kadar… Tek olumsuzluk konuşmacılarla yaptıkları anlaşma gereği oturumların kaydını tamamını yayınyamayacaklarını söylediler, bakalım hangilerini izleyebileceğiz. 

İzleyebildiğim oturumlardan birini paylaşmak istiyorum.  StrawberryFrog ajansından Chip Walker, RepTrack ile yaptıkları Purpose Power Index adlı araştırmadan bahsetti. Online anketle 6500 Amerikalı tüketicinin 200’ün üzerinde marka için marka amacı algısını ölçmüşler. Çalışmanın ilki 2019’da yapılmış, o tarihte sosyal faydası yüksek markalar boy gösteriyormuş. Pandemi sonrasında ise en tepedeki 20 markanın yarısının yeni markalardan oluştuğunu tespit etmişler. Bunlar da ağırlıkla, büyük ilaç firmaları, yıkıcı teknoloji şirketleri ve pandemide büyük kolaylık sağlayan tüketim malzemeri olarak öne çıkmış. Burada tüketicinin romantikliği bırakıp pragmatik bir yaklaşım içine girdiğini görüyoruz.

Gerçekten de marka amacının hayata yansımasında ürünü önem sırasında başa yazmışlar, yani günlük hayatı kolaylaştıran ürün ve hizmetler. İkinci sırada gezegenin yararına sürdürülebilir ve çevreye sorumlu olma. Üçüncü sırada insanlığın gelişimine katkı, dördüncü sırada çalışanlara, topluma fayda, en sonda ise sosyal adalet ve pozitif değişim kavramı geliyor. Hep söylediğim, müşterinin arayışı “What’s in it for me” (iyi güzel de benim bundan çıkarım ne?) burada da ağır basmış, şaşırmamak lazım, öte yandan buna marka amacı denebilir mi bilemiyorum. Ama sonuçta şunu söylemek mümkün; tüketicinin büyük laflara, süslü klişe cümlelere karnı tok. Somut eylemler bekliyorlar. Hatta Strawberry Frog’un ifadesi ile markanın bir hareket başlatmasını bekliyorlar. İnsanlara önem verecekleri bir konuyu öne çıkartıp ona katılma imkanı vermesini bekliyorlar.

Walker, SunTrust adlı bankada yaptıkları değişimi örnek gösterdi. Orta gelirli bir Amerikalı’nın bir acil durum için 400 dolar harcamakta zorlandığını, haliyle bunun bir stres yarattığını anlattı. Bu “finansal stres” düşmanı ile mücadele etmek için “finansal güven” yaratacak bir eğitim programı tasarlamışlar. Kullandıkları terminoloji ve formül bu: Düşmanı bul (finansal stres), markanın görevini belirle (finansal güven yaratmak) ve aksiyona geç, yol göster (çalışanlara finansal okuryazarlık, koçluk, etkinlik ve araçlarla destekle)

Hadi markalar görelim sizi! 😉

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin