Sevdiğiniz bir şarkı tutun, masaya ritimle vursanız karşınızdaki şarkıyı tahmin edebilir mi sizce?
Kendinizde bulunduğunu düşündüğünüz müzik kabiliyetine göre belki iyimserliğiniz değişebilir. Ben de bayağı canlandırabilirim diye düşünürüm.
Stanford’da bunu sormuşlar, katılımcılar iki kişiden birinin bileceğini tahmin etmişler. Peki gerçekte kaç kişi bilebilmiş? 40’ta 1.
Çünkü siz ritmi tutarken şarkıyı kafanızın içinde çalıyorsunuz, karşıdaki ise bundan mahrum. Melodiyi ritimden ayrıştırmak mümkün değil.
Bir fikrinizi karşınızdakine anlatırken de olan bu, siz melodiyi duyuyorsunuz ama karşıdaki duymuyor. Hatta melodinin bestecisi sizsiniz, günlerdir veya aylardır üzerinden geçiyorsunuz. O yüzden farklı şekillerde bir çok kez tekrar etmek gerekiyor. Bunun farkında olmadığımız zaman bozulabiliyoruz, karşıdakileri vizyonsuzlukla suçlayabiliyoruz. Peki çok tekrar imkanımız yoksa ne yapacağız, fikrimizi tanıdık hale getirmenin yollarını arayacağız ve mutlaka görsel hatta daha iyisi elle tutulur hale getireceğiz, prototipleyeceğiz.
Geçtiğimiz ay Değer Yaratmanın Formülü Kitap Kulübümüzde Adam Grant’in Orijinallerini okuduk, bu test örneği oradan. Yarın da son podcast bölümünde kitap hakkındaki diğer yorumlarımızı, notlarımızı dinleyebilirsiniz.