Bizde toplantı kolaylaştırma işine gereken önem verilmiyor diye düşünüyorum. İnsanlar buna büyük bir değer atfetmiyorlar. En iyi ihtimalle birisi önceki toplantının notları üzerinden gidiyor, bir kişi notları alıyor sonradan paylaşmak üzere. Hele toplantıyı yönlendiren kişinin bariz bir eğilimi olduğu izlenimi varsa katılım cansızlaşıyor, toplantı formalite icabı yürüyor. Televizyondaki tartışmalarda da hep moderasyonun zayıflığından yakınmaz mıyız?
Size yurtdışındaki deneyimimden ama iş hayatı dışından bir “fasilitasyon” örneği vermek istiyorum.
Tamada, toastmaster’lığın (ziyafet başkanı diye çevirebiliriz belki) Gürcistan’daki karşılığı. Eski Sovyet ülkelerinde de hala bilinen ve yaşatılan bir gelenek. Bir şölen verildiğinde, bu bir 50inci yaş doğumgünü partisi olabilir, bir düğün veya bir cenaze töreni sonrası yemek de olabilir, tamada ev sahibi tarafından topluluğa takdim edildikten ve şerefine kadeh kaldırıldıktan sonra yönetimi ele alır.
Tamada hitabeti kuvvetli, hazır cevap, espirili aynı zamanda görmüş geçirmiş biri oluyor. Konuklardan özel olanları ya tanıyor, ya da haklarında bilgi ediniyor, zira onları kadeh kaldırmak ve kısa bir konuşma yapmak için takdim ediyor ama kuru kuruya bir takdim değil bu, ya bir anekdot anlatıp bağlıyor ya da belki bir şiirle. Şölen deneyimini eskilerden başlayarak geleceğe bağlıyor, kah güldürüyor, kah hüzünlendiriyor, şimdi dans edeceğiz diyor… O gecenin ritmini ve nabzını elinde tutuyor, insanların sınırı aşmasını ve alınan keyfi bozmasını bir şekilde engelliyor.
Bugün iş hayatındaki fasilitasyon, kolaylaştırıcılık bu kadar müdahaleci ve otoriter bir kurum değil ama benzerlikler yok değil.
Benim penceremden fasilitasyonun nasıl olması gerektiğini, gerekli nitelikleri ve hazırlıkları öğrenmek isterseniz Fasilitasyon 101 podcast bölümünü dinleyebilirsiniz.