Yazar Christine Armstrong’un bir paylaşımını gördüm. Benim de ara ara referans verdiğim Ogilvy’nin Başkan Yardımcısı Rory Sutherland geleceğin ofislerinin derin düşünme işleri için kütüphane, sosyalleşme için pub karışımı bir yer olacağını düşündüğünü söylemiş. Klinik psikolog Bill Mitchel ise iş yerinin sadece bir mekan olmanın ötesinde insanların birlikte iş kotardıkları, sorun çözdükleri, birbirlerinden öğrendikleri ortamlar olduğunu söylüyor. İyi müzakere eden birinden birşeyler kapmak gibi. Sizden deneyimli birinin toplantı çıkışında size gülümsemesi, sırtınızı sıvazlayarak takdir etmesi de zoom’da yapılabilecek birşey değil.
Bir mimar Danny SC Tseng ise 2000’lerdeki “seksi” ofislerin yerini özellikle milenialların beklentileri doğrultusunda şu üç unsuru göz önünde bulundurması gerektiğini söylüyor: Bir etki yaratabilme, esneklik ve mesleki gelişim. Aynı zamanda zihin ve ruh sağlığını da gözetmeli.
Rory Sutherland’in ifadesiyle TWATs (sadece “Salı, Çarşamba ve Perşembe” günlerinde ofiste çalışan) insanlarının, ofise geldiklerinde hem konsantre olmak için özel alanlar hem de yaratıcılıklarını körükleyecek birlikte çalışma alanları bulmayı bekleyeceklerini söylüyor.
Bakalım “seksi” ofis furyasını ucundan yakalayan şirketlerimiz, bu gelişmeleri nasıl yorumlayacak.