Foto: Lubov Birina-Unsplash (Göynük Kanyonu/Kemer)

Duyar pazarlaması yükselişte

Pandeminin ikinci yılına girerken, baharın gelişiyle ümitler filizlenirken güzide firmalarımız da Türkiye’nin doğasına sahip çıkmaya, bizi yeşilliklerle ve suyla kucaklaştırmaya kalkındılar.

Firmaların sosyal ve ekonomik hayat için daha fazla sorumluluk hissetmesi ve harekete geçmesi gerektiğini her fırsatta söylüyorum ve bunu yapanları da ayakta alkışlıyorum.

Ayrıca bunlar herkesin görmek istediği türde güzel görüntüler ama acaba insanların sizden beklentisi bu mu? Daha da önemli soru; yaptığınız işle bir bağıntı kurup inandırıcı buluyorlar mı ve akıllarında kalıyor mu?

Bir çevre aktivistinin isimlendirmesiyle “greenwashing” terimi bir şirketin çevreye verdiği zararları örtmek için aksi yönde algı yaratmasını, ya da bunu gidermek için ayırdığı kaynaktan fazlasını duyurmak için ayırması anlamını taşıyor. 1986 yılında bu deyimi ortaya atan çevreci Jay Westerweld, otellerin müşterilerine havluları birden fazla kez kullandırmaya teşvik etmesini çevreye verilen zarar kaygısından ziyade masrafları kısmak gayesiyle yaptıklarını iddia ediyordu. Ben şahsen illa art niyet aramıyorum, hele de sorunların çözümüne farkındalık anlamında bile olsa katkısı oluyor diye olumlu buluyorum. Tabii pazarlama perspektifinden üstte sorduğum sorular hala geçerli.

Konuyla ilgilenenler için iki içerik önereyim Duyar Pazarlaması olarak çevirdiğim “woke washing” hakkında bir makalem ve Thomas Kolster (Mr.Goodvertising) ile yaptığımız söyleşi.

Duyar Pazarlaması: https://medium.com/p/duyar-pazarlamas%C4%B1-1db9764a041c
Thomas Kolster ile podcast: https://www.meteyurtsever.com/2020/10/12/from-why-to-who-with-thomas-kolster/
Thomas Kolster ile podcast (Türkçe özet): https://www.meteyurtsever.com/2020/10/15/thomas-kolster-ile-nedenden-kime-2/

Tartışmaya katılın