Hofstede Insights MENA‘nın farklı kültürlerin takımların performanslarına katkısına ilişkin bir webinarına katıldım.
Özetle söyledikleri; çok kültürlü takımların uyumunun sağlanması kolay olmayabilir ama sonuçlar kesinlikle buna değer.
Bu söylenen ulusal kültürler bazında ama bence her alanda farklılıklar için de durum değişmiyor.
Hofstede’nin kültürel boyutları arasında en temel 4 boyut yani güç mesafesi, bireycilik derecesi, maskülenlik derecesi ve belirsizlikten kaçınma alanlarında ulusların kültürünün çalışma hayatına etkisi gerçekten düşündürücü.
Linkedin üzerinden bir soru sordum.
Hofstede Insights geçen haftaki webinarında toplumun güç mesafesinin (yani toplumun hiyerarşiye ve otoriteye bakışı), bireyselciliğinin (ne kadar bireyci ne kadar toplulukçu olduğu), maskülinitesinin (bunu aşağıda açacağım) ve belirsizlikle ne ölçüde başa çıkabildiğinin kurum kültürü yani iş yapma tarzı üzerindeki etkisinden bahsetmişti.
Maskülinite’den kasıt toplumun ne kadar empatik, ne kadar katılımcı ne kadar merhametli olduğu veya ne kadar katı, başarıya performansa odaklı ve lider güdümünde olduğu. Türkiye skalada hafif feminiteye meylediyor (100 üzerinden 45). (Bir parantez açalım; Hemen itiraz etmeyin, biz aslında merhametli bir toplumuz, kaybedenin yanında yer alırız. Bunu da afet, kriz zamanlarından anlıyoruz, çünkü toplumlar kriz anında “default” moda döner. Ha neden işler pek öyle yürümüyor diye sorarsanız işte o malesef “kurum kültürümüz” olmuş, bünyeye uymadığı için bence bir zaman değiştirmemiz gerekecek)
Size sorduğum soruda %76 uyumlu tavrı, performansa yeğ tutmuş. Belki bu kadar yüksek değil ama beklenti de bu yönde olmasıydı. Bunda doğru yanlış bir şey yok, her ülke kendi kültürüne uygun bir yönetim usülü bulmalı, uyumlu olmanın bedeli başarısızlık olmamalı değil mi?