Bütün şirketler medya kuruluşu gibi davranmalı demiş Harvard profesörü Bharat Anand, The Content Trap adlı kitabında. Yani her şirket bir içerik üretmeli, sadece bir ürün veya hizmet üretmek veya üretileni satmak yeterli olmayacak.
Bağlamsal ticaret (contextual commerce)’in en iyi örneklerinden biri Gwyneth Paltrow’un Goop markası. 2008’de newsletter (e-bülten) olarak başlayan sonrasında bir e-ticaret sitesine dönüşen bir girişim.
Bir arkadaşı içinde tekrar eden “o”ların başarılı olduğu espirisiyle adının başharfleriyle birleşince “goop” (ki anlamları arasında yapışkan madde, (argoda) görgüsüz, kaba gibi ifadeler var) markası doğmuş. Öte yandan bu ifadeler markanın ruhunu yansıtıyor, tartışma başlatan, tabuları kıran ve her fırsatta sizinle bağ kuran sizde alışkanlık yaratan bir marka. Her tehlikeli konuya ilk biz gireriz, sizin yerinize diyorlar.
Sattıkları ürünler konusunda da çok seçiciler. Yani müştersini çok iyi tanıyan ve ona en ihtiyacı olduğu ve muhtemelen kimseye açılamadığı konularda ona yol gösteriyorlar. Podcast’lerinin yanı sıra, Netflix’de de bir programları başladı bu yıl The goop Lab.
Herkes için/ne ararsan var modeli sarsılır mı acaba bu uzmanlaşmış içerik üreticisi ticaret siteleriyle?