Bugün SpaceX’in, NASA ortaklığıyla dünya yörüngesine göndereceği ilk insanlı uzay mekiği denemesi bu akşam ABD’nin Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Merkezi’nden yapılacak. İçimdeki uzay heyecanı hiç azalmadı çocukluğumdan bu yana, o yüzden merakla bekliyorum ve herşeyin yolunda gitmesini diliyorum.
1989 yazında üç kafadar yaptığımız Interrail Avrupa turunun sonunda Londra’dan uçağa atlayıp Atlanta’da master yapan ablamın ve eniştemin yanına gelmiştim. Oradan da Florida’ya uzanmıştık, Disney World ve Kennedy Uzay Merkezi’ni ziyaret etmek için.
Oradan unutmadığım detaylar içinde Apollo ve Soyuz kokpitlerinin (kopyalarının) beraber sergilendiği yer var. Apollo’nunki gösterge ve kumandaları ne kadar detaylı ve kalabalıksa Soyuz’unki o denli basit ve sadeydi. Örneğin Apollo’nun düğmeleri/anahtarları (on/off vardır ya) arasında küçük demir barlar vardı, parmaklarını boşlukta veya sarsıntıda kaydırmadan, zorlanmadan açıp kapatabilmeleri için. Ruslarda hiç böyle detaylar düşünülmemiş, ya da umursanmamış gibiydi. Yani birinde akılda kullanıcı tutularak tasarlanmış, diğeri fonksiyon ne gerektiriyorsa onu karşılayacak şekilde.
Yıllar sonra Rusya’da yaşarken bu hep aklıma geldi. Başkalarının kaba bulabileceği tasarımlar her türlü, zorlu şartlar altında da iş görüyordu. Örneğin Lada en çetin kış şartlarında veya yol koşullarında bile sizi yolda bırakmaz. Bu arada onun markalaması bile fonksiyonel. En meşhurunun adı mesela (bizde de görebileceğiniz) Lada Deviyatka, yani Lada 9 numara. Öte yandan pek çoğu müze görünümünde dünyanın belki de en güzel metro istasyonları da Moskova’dadır. Ama düşününce o da bir fonksiyon için; rejim propagandası.
Derin bir millettir Ruslar, işinde usta, her sosyal sınıftan insanı çok okur, sanatla iç içedir. Öte yandan çok acılar çekmiş ve yıpranmış bir ulus. Malesef dünyanın önündeki Ruslar genellikle kendi tabirleriyle “yeni Ruslar” yani sonradan görmeler.