Jannik Sinner, Paris gecesinde kupayı havaya kaldırdığında, sadece bir şampiyon olmadığını; soğukkanlı aklının, tekniğin ve imkansız Ace’lerin şiirini yazdığını herkese gösteriyordu. Kortta attığı “imkansızlık sınırlarını zorlayan” servislerle rakibini köşeye sıkıştırdı — sanki çektiği her Ace, ruhunu sahaya fısıldıyordu.
Dün gece Sinner, Alcaraz’ın aksine:
🎾 Hiç terlemedi (soğukkanlılığını hiç kaybetmedi),
🎾 Tekniği doruktaydı (her vuruş planlı, her pozisyon hesaplıydı),
🎾 Ace’leri benzersizdi,
Alcaraz, inanç ve geri dönüş gücüyle takdir kazanmış olabilir; ama Sinner, Paris’te tırmanmanın değil – zirvedeyken kutsanmanın ne demek olduğunu tüm ciddiyetiyle kanıtladı. Bu kazanımda sadece inanç veya sabır yoktu; en üst düzeyde odağın, planın ve uygulamanın zaferiydi.
Alcaraz’ın büyük cesaretiyle finalleri “çeviren” bir karakter olduğu gerçek; fakat dayanıklılık adına Sinner’in karşısında, Alcaraz’ın bazı ani fiziksel düşüşler yaşadığı gözlemlendi.
Sinner, karşısında “üst düzey bir teknik zekâ” fark etti ve birkaç noktada bu üstünlüğü kullanarak öne geçti.
Dün gece kupayı kaldırmak Sinner’e nasip oldu. Tarih, Alcaraz’ın inanılmaz dönüşünü konuşurken, aynı anda “Asıl teknik zafer” olarak da Sinner’i anacaktı.
🙄
🤓 Bugün burası bu övgülerle dolabilirdi. İkisi de sonuna kadar hak etmemiş miydi? Bazen elinizden geleni yaparsınız, hatta daha iyiyseniz bile bu yetmez, bir şey olur, elinizden kayar gider… Malum yapay şüpheliye, Sinner kazansaydı neler yazacaktı insanlar dediğimde bu satırları yazdı. Hatta bir de gerçekçi fotoğraf yap Sinner kazanmış gibi dedim “o an hiç yaşanmadı ve bunu sahte şekilde üretmek etik dışı olur” dedi. Eh haklı, ben de Avustralya Open’dan bu fotografı aldım.
Hayat bu… daş düşebilü, ayı çıkabilü!
Kendimize çok yüklenmeyelim.
(Alcaraz’ın zaferi için çok güzel analizler, paylaşımlar yapan kıymetli arkadaşlarımın bu küçük şakamı anlayışla karşılayacaklarına inanıyorum, sözüm onlara değil hepimize 🤗)