İşveren markasını güçlendirmenin sırrı “değer yaratmanın formülü”nde 😉
Geçtiğimiz günlerde Meditopia’nın webinarına konuk olmuştum. İşveren markasının önemine, çalışanların beklentilerine, işveren markasının oluşumunda yapılan hatalara ve tabii değer yaratmanın formülünün işveren markasına nasıl katkıda bulunacağına ilişkin güzel bir sohbet oldu. Orada sözünü ettiğim bir çalışmanın ilginç sonuçlarını burada da paylaşmak istedim.
Brand Finance markalarla finans arasında köprü oluşturmak için kurulmuş bir şirket. Markaların finansal değerini hesaplıyorlar. Tabii bu değerleme hem yatırımcılar, hem tüketiciler hem de çalışanlar için bir gösterge. Şirket yeni bir endeks yayınlamaya başladı “Employer Brand Index” adıyla. Kapsamdaki 16 ülke içinde Türkiye’de de seçilen 82 işyeri çalışanları arasında yapılmış. İşveren markası iki boyutta değerlendirilmiş; dikkate alma (adaylar) ve elde tutma (çalışanlar) olarak faktörlerin etkisini ortaya koyuyor.
Dikkate almada ilk 5 faktör:
1. Prestijli marka
2. İlham verici bir vizyon
3. Keyifli ve ödüllendiren bir çalışma ortamı
4. Çok iyi bir strateji
5. Mükemmel ücret ve paket
olarak sıralanıyor.
Ama elde tutmaya baktığınızda sıralamalar değişiyor:
1. Keyifli ve ödüllendiren bir çalışma ortamı
2. Ücret ve paket
3. İyi idare ve yönetim
4. Çok iyi iş-yaşam dengesi
5. İyi işveren repütasyonu
Çok mantıklı aslında; bir kere işe girdikten sonra maddi koşullar öne çıkıyor. Yeteneği çekmek için soyut değerler, tutmak için somut olanlar revaçta. 😏
İlginç bulduğum alan eğitim ve kişisel gelişim beklentisi çok gerilerde. Benim yorumum bu hijyen faktör olarak değerlendiriliyor olabilir, yani fark yaratan bir şey değil, olmazsa olmaz. Çevresel sürdürülebilirlik de şirket seçiminde bir faktör olarak epey geride, sadece işte kalma konusunda biraz daha etkili görünüyor. Hibrid çalışma esnekliği de işe girdikten sonra anlamını yitiriyor gibi.
Konu ilginizi çektiyse söyleşimize kulak verebilirsiniz. Davet için tekrar teşekkür ediyorum Fatih Mustafa Çelebi ve ekibine.