DYF Sinema Kulübü ile Sil Baştan

DYF Sinema Kulübü’nün üçüncü buluşmasında 2006 yılında gösterime giren yönetmenliğini Michel Gondry’nin yaptığı, başrollerini Jim Carey ve Kate Winslet’in paylaştığı Sil Baştan adlı filmi konuştuk.
Filmin orijinal adı “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ve bu ismi Alexander Pope’un “Eloisa to Abelard” adlı şiirinden alıyor. Lekesiz bir zihin, yani hatırası olmayan bir zihne bir öykünme var sanki. Cehalet saadettir gibi. Ama gerçekten öyle mi, film bunu sorguluyor sanki.
Filmde ilişkilerinin sona ermesinin ardından birbirlerini hafızalarından silmek için bir prosedürden geçen iki sevgilinin fantastik hikayesini, biraz karışık bir zaman şeridinde izliyoruz.
Arkadaşlarımızdan Burcu Hanım Mehmet Sindel’in film okuma seanslarının birinde bulunmuş, o da notlarını paylaştı bizimle. Ben de kendi adıma bir kere daha film izlemek ile film seyretmek arasındaki farkı anladığımı söyleyebilirim. Ne çok anlam gizli film kareleri arasında. Ben genelde film seyrediyorum gibi geliyor bana. Sonrasında da çok hatırlayamıyorum filmleri sevgili Sertaç Doğanay da aynı dertten muzdarip biliyorum. Ama şüphesiz izlediğimiz filmler bizde bazı sorular, tortular bırakıyor.
Filmde bir çok gönderme var, arkadaşlarımızın da yakaladığı; Orpheus’un Eurydike’yi ölüler aleminden kaçırmaya çalışması gibi mitolojiye veya hafıza sildirmeye talebin Sevgililer Günü’nde zirveye ulaşması gibi günümüze göndermeler var.
Bu kayıtta katılımcıların görüşlerinden bir kesit paylaşıyorum yine. Sırasıyla söz alanlar

(02:16) Yelda Erdoğan, (05:19) Burcu Akbaş, (11:03) Aydan İrem Sungur, (14:44) Yalın Gündüz, (16:23) Yelda Erdoğan, (18:51) Suat Soy (21:13) Mete Yurtsever ve (22:33) Aydan İrem Sungur

Dinlemeye başlayın

DYF Sinema Kulübü’nün üçüncü buluşmasında 2006 yılında gösterime giren yönetmenliğini Michel Gondry’nin yaptığı, başrollerini Jim Carey ve Kate Winslet’in paylaştığı Sil Baştan adlı filmi konuştuk.
Filmin orijinal adı “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ve bu ismi Alexander Pope’un “Eloisa to Abelard” adlı şiirinden alıyor. Lekesiz bir zihin, yani hatırası olmayan bir zihne bir öykünme var sanki. Cehalet saadettir gibi. Ama gerçekten öyle mi, film bunu sorguluyor sanki.
Filmde ilişkilerinin sona ermesinin ardından birbirlerini hafızalarından silmek için bir prosedürden geçen iki sevgilinin fantastik hikayesini, biraz karışık bir zaman şeridinde izliyoruz.
Arkadaşlarımızdan Burcu Hanım Mehmet Sindel’in film okuma seanslarının birinde bulunmuş, o da notlarını paylaştı bizimle. Ben de kendi adıma bir kere daha film izlemek ile film seyretmek arasındaki farkı anladığımı söyleyebilirim. Ne çok anlam gizli film kareleri arasında. Ben genelde film seyrediyorum gibi geliyor bana. Sonrasında da çok hatırlayamıyorum filmleri sevgili Sertaç Doğanay da aynı dertten muzdarip biliyorum. Ama şüphesiz izlediğimiz filmler bizde bazı sorular, tortular bırakıyor.
Filmde bir çok gönderme var, arkadaşlarımızın da yakaladığı; Orpheus’un Eurydike’yi ölüler aleminden kaçırmaya çalışması gibi mitolojiye veya hafıza sildirmeye talebin Sevgililer Günü’nde zirveye ulaşması gibi günümüze göndermeler var.
Bu kayıtta katılımcıların görüşlerinden bir kesit paylaşıyorum yine. Sırasıyla söz alanlar

(02:16) Yelda Erdoğan, (05:19) Burcu Akbaş, (11:03) Aydan İrem Sungur, (14:44) Yalın Gündüz, (16:23) Yelda Erdoğan, (18:51) Suat Soy (21:13) Mete Yurtsever ve (22:33) Aydan İrem Sungur

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın