Türkiye’de Gönüllülük

Sanırım kimse Kahramanmaraş depreminin öncesinde ve sonrasında yapılanlardan tatmin olmuş değil. Ancak yine bu tür felaketlerde gösterdiğimiz toplumsal refleks devreye girdi. Müthiş bir seferberlik var. Özellikle depremden zarar görmeyen bölgelerden, ülkenin ekonomisinde söz sahibi olan şirketlerde veya o şirketlerle çalışan iyi yetişmiş kişiler kendilerince örgütlenmeye ve destek sunmaya gayret gösteriyorlar. Bir sürü gruplar oluşturuldu, kimi arkadaşlarını toplayıp yola koyuldu, kimi oturduğu yerden organizasyonlara, koordinasyona soyundu.

İnsanımız gerçekten bir zorluk karşısında çok dirençli, çok özverili, çok pratik. Hemen işe koyuluyoruz, planlama bize yetişemiyor çoğunlukla. Aradaki verim farkını daha çok çalışarak, itişe kakışa, biraz kıra döke kapatıyoruz ya da kapatmaya çalışıyoruz.

Şimdi burada içinden çıkamayacağım bir sosyolojik analiz içine girmeyeceğim ama gördüğüm temel bir eksikliği bu bölümde işlemek istiyorum. Kriz anında yardıma koşuyoruz ama bunu uzun zamana yayılan bir çaba ile göstermiyoruz. Gönüllülükten bahsediyorum, gönüllülük hakkında size bir rapordan ve kendi gözlemlerimden bahsedeceğim.

Türkiye’de Gönüllülük adındaki bu rapor, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarından çıkmış, yazarları Emre Erdoğan, Pınar Uyan Semerci, Nurhan Yentürk ve Laden Yurttagiler. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Programının 2014 yılına ait bir çalışmasından bahsediyorlar. Bu çalışmaya göre Türkiye’de yetişkinler arasında herhangi bir gönüllülük faaliyetinde bulunanların oranı sadece %6.2 ve bu araştırma kapsamındaki ülkeler arasında sondan ikinciliğe denk geliyor, son sırada %5 ile Rusya var. Herşeyin devletten beklendiği bir ülke diyebiliriz sanıyorum Rusya için, biz de bir tık iyiyiz orada.

Dinlemeye başlayın

Sanırım kimse Kahramanmaraş depreminin öncesinde ve sonrasında yapılanlardan tatmin olmuş değil. Ancak yine bu tür felaketlerde gösterdiğimiz toplumsal refleks devreye girdi. Müthiş bir seferberlik var. Özellikle depremden zarar görmeyen bölgelerden, ülkenin ekonomisinde söz sahibi olan şirketlerde veya o şirketlerle çalışan iyi yetişmiş kişiler kendilerince örgütlenmeye ve destek sunmaya gayret gösteriyorlar. Bir sürü gruplar oluşturuldu, kimi arkadaşlarını toplayıp yola koyuldu, kimi oturduğu yerden organizasyonlara, koordinasyona soyundu.

İnsanımız gerçekten bir zorluk karşısında çok dirençli, çok özverili, çok pratik. Hemen işe koyuluyoruz, planlama bize yetişemiyor çoğunlukla. Aradaki verim farkını daha çok çalışarak, itişe kakışa, biraz kıra döke kapatıyoruz ya da kapatmaya çalışıyoruz.

Şimdi burada içinden çıkamayacağım bir sosyolojik analiz içine girmeyeceğim ama gördüğüm temel bir eksikliği bu bölümde işlemek istiyorum. Kriz anında yardıma koşuyoruz ama bunu uzun zamana yayılan bir çaba ile göstermiyoruz. Gönüllülükten bahsediyorum, gönüllülük hakkında size bir rapordan ve kendi gözlemlerimden bahsedeceğim.

Türkiye’de Gönüllülük adındaki bu rapor, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınlarından çıkmış, yazarları Emre Erdoğan, Pınar Uyan Semerci, Nurhan Yentürk ve Laden Yurttagiler. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Programının 2014 yılına ait bir çalışmasından bahsediyorlar. Bu çalışmaya göre Türkiye’de yetişkinler arasında herhangi bir gönüllülük faaliyetinde bulunanların oranı sadece %6.2 ve bu araştırma kapsamındaki ülkeler arasında sondan ikinciliğe denk geliyor, son sırada %5 ile Rusya var. Herşeyin devletten beklendiği bir ülke diyebiliriz sanıyorum Rusya için, biz de bir tık iyiyiz orada.

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın