Sınıflandırmaları, gösterimleri oldum olası severim. Oyunsal bir tarafı var, çözümlemeyi ve kompartmanlara ayırmayı seviyorum, zihnimdeki karmaşanın yatıştığını hissetmeyi seviyorum.
İşte böyle bir görsel (ben yapmadım tabii) ilk defa August Comte tarafından ortaya atılan bilimlerin hiyerarşisi. Okuduklarımdan çok detaya girmeden şunları söyleyebilirim.
Burada aşağıdan yukarıya doğru gidildikçe karmaşıklaşan ve daha az genellenebilir bir yapı olduğu tespiti yapılıyor. Her basamak da bir üstündekine dayanak oluşturuyor. hiyerarşinin tepesinde ise sosyal bilimler var. Bir diğer tespit ise örneğin fizikte bilimsel konsensüs sosyal bilimlere nazaran daha üst seviyede, biyoloji ise ikisinin arasında.
Temelde formal bilimler var, matematik, geometri ve mantık gibi, doğada bulunmayan, duyularımızla algılayamadığımız, olguları tümdengelim metoduyla düşünerek (deneyerek değil) açıklamaya çalışan disiplinler.
Sonra sırasıyla fizik ve kimya, ardından biyoloji, ardından sosyal bilimler geliyor.
Uygulama alanlarına gelince; formal bilimler bilgisayarlarda; doğal bilimler (fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, astronomi) mühendislikte, tıpta, eczacılıkta; sosyal bilimler (ekonomi, siyaset, sosyoloji, psikoloji, kültürel antropoloji) ise iş hayatında, adalet ve yönetim sistemlerinde ve eğitimde kullanılıyor.
Bana ilginç gelen tespitlerden biri de (bir psikoloji profesörü Dean Simonton’un) disiplinler arası statüde psikolojinin sosyal bilimlerden çok biyolojiye yakın olduğu. Niye şaşırdım bilmiyorum, psikolojinin kimyasal olayların sonucu olduğunu heryerde okuyoruz. Bir de psikedelik maddelerin gelecekte çok önemli bir rol üstleneceği konusunda öngörüler var. Burada da bir döngü var galiba, hayatın her alanında olduğu gibi.