Bu gemide ah ben de olsaydım…

Metin Ersoy (1934-2017) bu sözlerle başlayan 45’liği 1970 yılında çıkarmış, yani benim doğduğum yıl. Bu şarkının hikayesi ise Kore Savaşı’na kadar gidiyor. O tarihte askerliğini tercüman olarak yapan teğmen Metin Ersoy, Kore cephesine gönderiliyor. Bir ay süren gemi yolculuğunda ve sonrasında Amerikalı’ların onu Harry Belafonte’ye benzetmeleriyle kalipsoya merak salıyor, dansını öğreniyor ve epey malzeme topluyor. Türkiye’ye döndüğünde Türk pop müziğini mimarlarından İlham Gencer’in dikkatini çekiyor ve onun kendisine verdiği isimle “Kalipso Kralı” 70’lere ve Türk pop müzik tarihine damgasını vuruyor.

Metin Ersoy’u bu şekilde yad ettikten sonra benim neden bu şarkıyı bir süredir mırıldandığıma geleyim.

Değer Yaratmanın Formülü podcasti Kitap Kulübü’nden sonra DER-YA Topluluğu’na hayat verdi. Hep savunduğum merakın, işbirliğinin, çeşitliliğin, pozitif olmanın ve eylem odaklı olmanın; değer yaratmak için gerekli olduğuna inanan insanlarla bir arada olmanın en iyi yolu buydu. Bu değerlerle bireysel ve toplulukça yapabileceklerimizin sınırı olmadığına inanıyorum.

Topluluk konusunun üniversite yıllarından beri içindeyim. Son aylarda ise örneklerini daha yakından inceliyorum. En aklıma yatan model yılda 3-4 dönem üyeliğin açıldığı, böylelikle yeni katılanların alışma ve kaynaşma dönemini grupça yaşadıkları model. Tabii içeridekiler fayda aldıklarına inandıkları sürece kalıp kıdemli olmanın ama ara ara tazelenmenin keyfini çıkarıyorlar.

İşte şimdi ilk dönem kurucu üyeleri alıyoruz. Onlar hem bir daha bu kadar uygun olmayacak (Ocak 2023’e kadar değişmeyecek) bir aidatla katılmak hem de topluluğun kuruluşuna ve istikametine yön verme şansı yakalayacaklar. Demem o ki:

🚢”Gemi”miz bu pazar DER-YA’ya açılıyor, bir daha bu limana Ocak ayında döneceğiz.

“Ah bu gemide ben de olsaydım” dememek için son 4 gün! Ha bu arada hemen üyeliğinizi yaptırırsanız bu akşam saat 9’daki ilk toplantımıza da yetişebilirsiniz. 😉