Şirketlerde değişimin sadece tepeden başlayabileceğine inanan büyük bir kesim var. Bu büyük ölçüde doğru ama değişim her zaman yukarıdan başlamak zorunda değil. Bazen en güçlü dönüşümler, içeriden gelen küçük deneylerle başlar. Büyük onaylar gerektirmeyen küçük deneylerle.
Bir departmanla karşılıklı gözlem ziyaretleri yapmak için CEO onayı gerekmez. Yeni bir ekip arkadaşı alırken 30 dakikalık yeni bir test uygulamak için İK prosedürü gerekmez. Böyle birçok inisiyatif “izinsiz” alınabilir.
Değişimin kökten, tam teşekküllü ve güçlü bir iradeyle yapılması gerektiği gibi bir beklentimiz ve inancımız var. Daha önce de bahsetmişimdir, kendi iş hayatımda çok inandığım bazı değişimleri büyük adımlar gerektirmesi nedeniyle hayata geçiremediğim olmuştur. Oysa küçük denemelerle elde edeceğim sonuçlar ve veriyle karar vericileri ve paydaşlarımı ikna edebilirdim. “Nasıl olsa …meyecekler” tuzağına düşmemek lazım. Denemeden bilemeyiz.
Tasarım Odaklı Düşünmede hep dile getirdiğimiz gibi, bir davranış değişikliği planlıyorsak kullanıcının (karar vericinin) yerine kendimizi koymalı, onun dilinden konuşmalıyız. Sorunu bizim veya üçüncü bir tarafın değil, kullanıcının veya karar vericinin perspektifinden çerçevelememiz gerekiyor. Sorun (bu anlamda) hiç bir zaman çalışan memnuniyeti değildir, verimlilik artışıdır, hata maliyetini düşürmektir, adaptasyon süresini kısaltmaktır.
Elimizde olanla küçük, güvenli, test edilebilir bir ilk adım tasarlamalıyız. Bu ilk adım başarılı olursa kanıt yaratır. Kanıt dikkat çeker. Dikkat kaynak getirir. Kaynak ölçeklendirme sağlar. Değişim böyle büyür.
Geçtiğimiz hafta TEB ile iki yılda üçüncü kez yine farklı bir ekiple tasarım odaklı düşünme eğitimi gerçekleştirdik, Saklıköy’deki harika formasyon merkezinde. Şansımıza hava güzeldi, hatta dışarıda bir-iki aktive de yaptık. Her zamanki gibi işinin ehli, eski ve yeni TEB’lilerle beraber deneme mahiyetinde günlük hayatımızdan meseleler ele aldık, çözüm fikirleri geliştirdik.
Doğru adımları izledikten sonra mutlaka çözümlerle buluşuyoruz. İşin zorluğu o noktada başlıyor, acaba bu çözümler işe yarayacak mı? Burada öğrendiklerimizi nasıl uygulamaya geçirebileceğiz? Aslında klasik eğitimlerde en büyük eksik bu, iş arkadaşı eşleşmeleri, 90 günlük plan ve izleme toplantıları vb mekanizmalar ile değişim girişimlerini desteklememiz gerekiyor.
Ben de güzel geri bildirimler bekliyorum ileriki günlerde, konuştuklarımıza binaen 😉









