Geçtiğimiz günlerde Sapanca’daki NG Otel’de, Subsea7’nin global operasyonlarından çalışanların katıldığı iki günlük bir etkinliğe fasilitatör olarak eşlik ettim. Etkinliğimizin adı “3C47”ydi. İtiraf edeyim bu ismi ben taktım. Benden “Communication, Collaboration, Coordination” üzerine bir program tasarlamamı istemişlerdi, 3C’nin yanına 4 (kelime oyunuyla “for”) Subsea 7’ın 7’sini koyup, 3C47 yaptım, yapay zeka da değme tasarımcıya taş çıkartacak bir logo yaptı. Gemi siluetinin içine yaz demiştim, ben yandan görünüş düşünürken o önden gösterdi, tam arma gibi oldu. Kırmızı 7 hariç tüm harfler aynı renkteydi, bunları farklılaştır dedim 3C ve 4’ü farklı tonlarda mavi yapma fikri de onun.

Subsea7, enerji sektörü için açık deniz (offshore) projeleri ve hizmetleri sunan dünyanın önde gelen firmalarından biri. Türkiye’de de Karadeniz’deki Sakarya gaz sahasını geliştiren projenin yüklenicisi olarak görev alıyor. Bu bağlamda, etkinliğe katılan 11 farklı milliyetten 48 Subsea7 çalışanı, bir yandan proje ilerlemelerini takip etmek, diğer yandan kültürlerarası iletişim ve işbirliğini güçlendirmek için bir aradaydı.
İlk gün, oyunlar ve doğaçlama egzersizleriyle katılımcıların birbirlerini tanımalarını, birlikte düşünmelerini ve “anlatmak kadar anlamanın” da önemli olduğunu keşfetmelerini sağladım. Oyunlar sadece ‘eğlence’ için değildi; kültürlerarası iletişimi kolaylaştırmak, güven ortamını kurmak ve ortak dil geliştirmek için bilinçli seçilmişti.
İkinci gün ise katılımcıları, 3C teması altında kendi deneyimlerinden yola çıkarak çözüm ürettikleri bir atölye süreci bekliyordu. Ekipler empati kurarak başladıkları süreci, ortaklaşa fikir geliştirip, işbirliğini pekiştirerek tamamladılar.
Bu tür etkinliklerde fasilitatör olarak rolüm; sadece akışı değil, dikkatleri, enerjiyi ve güveni yönetmek. Katılımcıların konfor alanlarının dışına çıkmalarını sağlamak ama birbirlerinden destek bulmalarına rehber olmak.
Bu deneyim bir kez daha gösterdi ki, birlikte düşünmek oyunla, empatiyle ve iyi bir çerçeveyle, daha etkili. Kültürel veya görüş farklılıkları ise birer engel değil, zenginleştirici unsurlar haline gelebiliyor.









