Yularsız profesyonellik

25 yıllık kurumsal hayatımın büyük bölümünde yöneticiydim. Bir gün marka müdürlüğü yapmadan pazarlama müdürü oldum, Romanya’da. Abdurrahman Çelebi şansı diyelim ya da yurtdışına bir bilinmeze gitmenin telafisi.

(Aç parantez; şirketin Türkiye’de sahip olduğu oturmuş ve mutlak hakim konumdaki işinden kalkıp yeni kurulan ve rekabetin çok yoğun olduğu bir pazara gitmek herhangi bir yönetici için cazip olmadığından yöneticilerim bende gördükleri potansiyele güvenip böyle bir görevlendirme yapmış olmalılar. Kapa parantez)

Her zaman üzerimdeki sorumluluğun bilincindeydim. Şirketime tüm zamanımı ve emeğimi vermeye çalışıyordum, bazı hafta sonları da dahil. Benden istendiği için değil, belki beklendiğini bildiğim için ama daha çok kendimi ispat etmek için sanırım.

Bu kadar erken müdür olunca direktörlük de çok gecikmedi. Dolayısıyla son on yılda üst düzey yöneticilik yaptım, ağırlıkla da yurtdışında. Doğrusu bu rütbelerin maddi karşılığını da aldım onca yıl.

Şimdi kendi işimin sahibiyim ve tabii düzenli bir gelirim yok. Yıllık gelirim de önceki dönemle kıyas kabul etmez (malum expat paketinde kira, çocukların okul masrafları, seyahatler gibi bir çok yan haklar var) Ama özgürüm ve buna gerçekten paha bi-çi-le-mez! Yani kimseye karşı sorumlu değilim. Öte yandan hayatta en büyük sorumluluk insanın kendisine duyduğu. Potansiyelimi gerçekleştirebiliyor muyum? Kimse beni buna zorlamasa da verebileceğim tüm faydayı verebiliyor muyum?

İnternet ekipler amirimin Dünya Halleri bültenini takip ediyorsunuzdur, o da bir anket yapmış. Çok da güzel dönüşler almış, her içerik üreticisi için dikkate alınabilecek noktalar var ama ben de imrendim. Acaba bana, benim POSTA 14/28 bültenime tavsiyeleriniz neler olurdu? Kısacık bir anket var, ne güzel olur göz atıp dolduruverseniz. 🤗
https://tally.so/r/w7WzaZ

Resim: Romanya günlerinden, çalışmadığım bir hafta sonundan…

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin