Kullanıcıyı dinleme sanatı

Dün sabah Sabancı Üniversitesi’nde Ergi Sener, PhDc’in “Tech Awareness” dersinde konuk olarak lisans öğrencilerine “Design Thinking” anlattım. Yabancı öğrenciler de olduğu için ders İngilizceydi, yani hava olsun diye İngilizce tanımlar kullanmıyorum 😊 Gençlerle bir arada olmaktan keyif ve enerji alıyorum, bu daveti için kendisine ayrıca teşekkür ediyorum. Geçen yıl çevrimiçi katılmıştım, bu yıl yüzyüze olması herkes için daha faydalı oldu sanırım.

Sabah 8:40 dersi biraz zorlayıcıydı 😊 önce biraz ben anlattım ardından öğrencileri 3-4’lü gruplara ayırdım, elimizdeki vakayla ilgili potansiyel müşterilerle (kendi aralarında) görüşmeler yaptılar, yani rol yaptılar. Ancak bu aydınlanmalarına engel olmadı.

Kullanıcı veya müşteri perspektifini kazanmak, iç görülerini yakalamak, tasarım odaklı düşünmenin en kritik kısmı. Müşterilerinize anket göndermek yerine onlarla sohbet edin. Sadece sizden aldıkları ürün veya hizmet üzerine sorular değil, o bağlamda onların sorunları, arzuları, endişeleri üzerine de konuşun. Bunu bir soru formuna bağlı kalmaya çalışarak değil, gerçekten anlamaya odaklanarak, yani empatiyle yaparsanız sizi aydınlatacak iç görülere dokunmaya başlayacaksınız. Bunu layıkıyla yapabilmek için görüşmeyi yapan kişinin yanında notlar alacak birisinin olmasında, görüşme sonrasında beraberce tartışarak görüşmeyi gözden geçirmenizde, irdelemenizde büyük fayda var.

Her şeyi, hele üzerinde 5-10 yıldır çalıştığımız kategori, alan hakkında bilinmesi gereken her şeyi bildiğimizi sanıyoruz. Ama bilmediğimizi bilmiyoruz. Kimi zaman da bildiklerimizi yanlış biliyoruz. Bildiklerimizi de (öğrenimlerimizi) unutabiliyoruz. Bu görüşmelerde, eğer gerçekten bildiklerimizi doğrulamak (içimizi rahatlatmak) için değil, anlamak için dinlersek bu saydığım sorunları bertaraf etmeye yardımcı oluyor.

Bu konularda konuşmak, bu görüşmeleri hangi müşterilerle, nasıl yapacağınız hakkında fikir edinmek isterseniz ben buradayım. 😉

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin