“- Küresel ve ulusal çapta büyük ölçekli şirketlerde sizin gibi düşünen insanlara gerekli değerin verildiğini düşünüyor musunuz?
– Bu çok provokatif bir soru oldu. Düşünmüyorum diyeceğim. Evet bence yeteri kadar önem verilmiyor. Çünkü dediğim gibi statüko çok güçlü. Yani şirketler bildikleri şekilde çalışmaya gayret ediyorlar. Evden çalışma mesela. Bazı şirketler diyor ki ben çalışanımı masasında göreceğim. Dünyanın en ileri görüş insanı bile, Elon Musk bile böyle söylüyor. Yani bu statükoya yapışmak. Sonuçta işi yapmanın tek yolu ofislerdedir diye bir algı var. Herkes evinden kalkacak, sabah ofisine gelecek. Aslında gerçekten böyle olmak zorunda olmadığını pandemide görmüş olduk. Yani bunu yaşayarak öğrendik. Buna itiraz eden insanlar istenmeyen insanlar oluyor. Fakat bu, herkese uyan çözüm yaklaşımının yanlış olduğunu bir kere kabul etmemiz gerekiyor.
Yani herkesin farklı çalışma şekilleri motivasyonları var. Hepsini bir kabul etmek doğru değil. Aynısı eğitim için de geçerli. Nasıl herkesi sınıfa sokuyoruz, o sınıfta bir şey öğretiyoruz. Bu da yanlış. Buna isyan eden çocuklar da oluyor. Meşhur karikatürdeki gibi. Şu ağaca çıkacaksınız diyorlar. Maymun seviniyor ama balığın yapacağı bir şey yok. Yani bunu hep yaşıyoruz. Bu itirazı yapan insanları dinlemek lazım aslında. İşlerin böyle yürümemesi lazım, işlerin daha insan odaklı olması lazım diyen insanlar dinlenmek zorunda.
Gelecek de giderek zaten bu yöne doğru gidiyor. Bir serbestlik, esneklik tanınması lazım. İnsanların bir olmadığını, herkesin aynı olmadığını kabul etmek lazım. O yüzden bütün bu üretim hattı gibi, herkesi bir kalıba, standarta sokmaya çalışmaktan vazgeçmek lazım. Bundan vazgeçildiği noktada zaten herkes kendini ifade edebilecek. Dolayısıyla benim gibi çıkıntılar da kendilerine bence yer bulacaklar. Bu şekilde değer üretmek mümkün. Bunu bulmamız gerekiyor.”
Sevgili Zeynep Calandag / Bundle ile yaptığımız söyleşinin tamamını linkten okuyabilirsiniz.