Ekonomi ilmi

ODTÜ’den bir iktisatçı diplomam var.

Ama doğrusu üniversiteyi bitirdiğimde kafam epey karışıktı. Ne öğrendiğimden veya hatırladığımdan çok emin değildim. Ekonomi ilmi ile gerçekten haşır neşir olabileceğim Merkez Bankası, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, gibi kurumlara girmemin de (mevcut ortalamamla ve bu kafa karışıklığıyla) çok mümkün olmadığı ile yüzleşmiştim. Neyse ki şansım yaver gitti ve tahsilimi bir ölçüde kullanabileceğim araştırma alanıyla iş hayatına giriş yaptım.

Kendimi biraz iktisatçı gibi hissetmeme neden olan ilk olay Davranış İktisadı’nı keşfettiğim bundan yaklaşık on yıl öncesidir. İkincisi ise yine bundan yedi yıl kadar önce Doughnut ekonomisi ile tanışmamdır. Üçüncüsü ise geçen yıl ilk kez karşılaştığım ama 29-31 Mayıs’ta düzenlenen “1st International Prosumer Economy Conference”ta bilgilerimi derinleştirdiğim Türetim Ekonomisi ve bağlantılı kavramlarıyla oldu.

Bütün bu karşılaşmalar bana içten içe ekonomi ilminde havada kaldığını hissettiğim veya içime sinmeyen kavramların bir anlamda yere basmasına vesile oldu. Davranış ekonomisi, bize öğretilen homo economicus’un bir hayal olduğunu, insanların rasyonel değil bayağı duygusal kararlar aldığını gösterdi. Doughnut ekonomisi ise ekoloji ile sosyal düzen arasında bir denge oluşturmamız gerektiğini güzel bir çerçeveye oturttu. Türetim ekonomisi ise degrowth kavramı ile tanışmamı, bireyler arasında olması gereken işbirliği ve kontratın önemini ve yol haritasını ortaya koydu.

Sürdürülebilirliğin önemini kavradığıma inanıyorum. Ama benim için de toplumun geneli için gözlemlediğim gibi bu “çevresel” yönü ağır basan bir kavramdı. Oysa benim uzmanlığım deneyimim nispeten iş hayatı ve sosyal bilimler alanında. Şimdi bu konuya bakış açımı ve metodumu buldum.
Tabii bir gündemimiz daha var. Bu hayal ettiğimiz yeni ekonomik düzen, refahın yeniden paylaşımı, doğal kaynakların kullanımı yapay zekadaki gelişmelerden bağımsız düşünülemez.

Kapitalizmin tıkandığı, gelişmekte olan ülkelere çözüm olamadığı, refahın yaygınlaşması yerine uçurumun iyice açılmasına neden olduğu belliydi. Ama yapay zeka hem bir umut hem de tehdit olarak kendini gösterdi. Bunu iyi bir şekilde kullanma fırsatını kaçırmamalıyız.

Konferans notlarımı bu hafta paylaşacağım.

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin