Kalkınmada Kore modelinden farkımız

Türkiye sahip olduğu kaynaklarla ekonomik açıdan hak ettiği bir yerde mi?
“Az zamanda çok ve büyük işler yapan” bir neslin torunu olarak ne yazık ki bu soruya olumlu bir cevap veremiyorum.

Kurtuluş savaşını veren ulus, büyük önderin “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.” anlayışıyla işine dört elle sarılmış, hiçbir fırsat ve zamanı heba etmeden çalışmış.
O yüzden zor zamanların insanları kenetlediğine, zorluklarla mücadele etmenin çıkış yolunu bulmak için gerekli motivasyonu sağladığına inanıyorum. Örneğin pandemi ve yakın zamanda yaşadığımız deprem belki bizi sarstı ve bir süreliğine bir araya getirdi ama çabuk unutuldu. 15 Temmuz gibi çok acı bir olaydan bile milli bir gün çıkarmaya kalkmamız böyle bir arayışın sonucu belki.

Bence eksik olan liderlik ve planlama. Millet ortak duygularda birleşebilir ama bunu doğru kanalize etmek ve tabii bölmemek gerekir.

Bundan iki yıl kadar önce Değer Yaratmanın Formülü | Podcastimde ağırladığım IT Governance Türkiye kurucusu Cantekin Ertekin ile yönetişim konusunu konuşurken lafı Güney Kore’ye getirmiştim. Kalkınmanın ve refahın merkezi olmuş, bütün dünyaya bunun formülünü pazarlayan Batı’ya alternatif bir model. Bu soruyu doğru kişiye sordum zira bir Kore şirketinde yaklaşık 3 yıllık bir tecrübesi var. Videoda bu yanıtın bir kısmını, tamamını ve söyleşimizin geri kalanını ise linkten dinleyebilirsiniz.

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin