Resim: Jack Lucas Smith / Unsplash

Birlik ve beraberliğe ihtiyaç

Bugün Kraliçe’nin cenaze töreni var. İş yerlerinin büyük bölümü bugün çalışanların dilediklerince yaslarını yaşayabilmeleri için kapalı olacaklarını açıklamıştı.

İngiliz arkadaşlarıma ben de taziye mesajı göndermeli miyim diye düşündüm, kararsız kaldım. Onlar için önemli bir şahsiyet ise belki yapmam gerekirdi. Ama belki de onlar da benim gibi kraliçeyi oyun sahnesindeki bir aktris olarak görüyorlardı. Yani Michael Caine ölse “başınız sağolsun” diye mesaj göndermeyi düşünecek miydim?

Ben kraliçenin şahsına değil saltanat müessesine karşıyım. Sembolik bile olsa babadan oğula geçen yöneticiliğin bu şekilde yüceltilmesi, birisine genetik mirasından ötürü saygı gösterilmesi bana ters geliyor. Böyle bir üstünlük payesini kabul edemiyorum. Bir insan çevresine, insanlığa yaptığı katkıyla saygı görmelidir. O anlamda kraliçenin (İngiltere’nin) hiç iyi bir karnesi olduğunu düşünmüyorum. Ama dediğim gibi o sadece rolünü oynuyordu, bunu kökten değiştirmesi mümkün değildi, işte o gitti, başkası geldi. Papa Francis de mesela güzel çıkışlar yaptı Kanadalı yerlilerden özür diledi, göçmenlere veya başka dinden kişilere yapılan kötü muameleyi dile getirdi vs ama Vatikan kurumu bütün tutuculuğuyla ayakta duruyor.

Gerçi şunu da anlıyorum, daha doğrusu insan doğasına uygun buluyorum. 56 ülkeden oluşan uluslar topluluğunu ve Avusturalya’dan Kanada’ya, Jamaica’dan Yeni Zellanda’ya 15 ülkeyi yönetmenin de seçilmiş bir insanla mümkün olmadığını kabul ediyorum. Orada yetkileri sorgulanmayacak birisinin olması işleri kolaylaştırır. Tabii bu ne kadar gerekli, o da sözkonusu bazı ülkelerde tartışılmaya başlanmış, 3.Charles’ın tahta geçmesiyle.

Neyse, kraliçenin toprağı bol olsun, gelmek istediğim konu ise okuduğum bir haber. Malum birçok marka da Kraliçe’ye taziye mesajları yayınladılar sosyal medyada. Ama benim de hep dile getirdiğim bir durumu araştırma şirketi YouGov tespit etmiş. Neredeyse 10 kişiden 6’sı (%58) bu mesajların samimi olmaktan ziyade PR (halka ilişkiler) amacı güttüğünü düşünüyormuş. Sadece %28’lik bir kesim içtenlik buluyormuş bu mesajlarda.

Ben de bizim markalarımızdan özel günlerde mesaj yayınlamalarını adet yerini bulsun diye yaptıklarını düşünüyorum. Hatta bazen yapılan abartılmış prodüksiyonlara da acıyorum. En fazla bir haftalık ömrü olan tarihi canlandırmalardan bahsediyorum.

Tabii ki sessiz kalmayalım, coşkumuzu yaşayalım. Ama asıl beklentim insanları harekete geçirecek eylemlere destek olmaları. Cumhuriyetin yüzüncü yılı geliyor. Ortalık al sancağa boyanacak, iyi güzel de, yapacak o kadar çok işimiz, kapatacak o kadar eksiğimiz var ki… Daha kalıcı ne yapılabilir, insanlara Cumhuriyetin kurucu neslinin coşkusu nasıl aşılanabilir, büyük işler başarma umudu, motivasyonu kazandırılabilir bunu düşünmeliyiz bence.

Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin