Kurumlara güven

Nasıl insana pusulasını şaşırttırıyor enflasyon! Ben kariyerimi pazarlama alanında yapmışım, marka benim için bir taahhüt demek ve hep ‘ucuz mal alacak kadar zengin değilim’ anlayışını düstur edinmişim. Ama yazlığa ilk gittiğimiz hafta, çocukların büyüme yaşı, yeni terlik ihtiyacı var, gaflete düştüm ve pazardan iki çift terlik alayım dedim. Ayıptır söylemesi çifti 150TL idi. Yani evet bir terlik için gayet ucuz ama “bir kere kullan at” da değil yani. Ertesi gün kızımın terliği yırtıldı. Malzemesine baktım, böyle bir malzeme görmemiştim, deri veya yapay deri hiç değil, ama bir tekstil ürünü de değil, karton desem o da değil, anlayamadım?!? İki gün sonra da oğluma aldığım çakma hani yarı kapalı terliğin arka bandı koptu. Ben orijinalini 8-10 senedir kullanıyorum herhalde. Orijinali ile fiyat farkı üçte biri ama, dayanıklılığı %0.1’i kadar (3000 güne karşılık 3 gün). Yani ucuz zanettiğim üründen 30 kat kazık yedim diye bakmalı.

Enflasyondan daha büyük bir derdimiz var bence. Bir ülkede kurumlar işlevsiz hale gelince düzen diye birşey kalmıyor. Eskiden TSE diye bir kurum vardı, belki hala var, ürünlerin üzerinde TSE damgası aranırdı, o bir güvenceydi. Böyle ne olduğu belirsiz malzemelerden terlik üretilmesi başlı başına kaynak israfı, ona verilen emeğe, hammaddeye, enerjiye, lojistiğe yazık. Denetleyici kurumlar tüketici hakkını gözetmeyecekse , kaynak israfına göz yumacaksa kamu düzeni niye var? Maalesef birçok kurum saygınlığını yitirdi, içleri boşaldı. Hangi birini sayalım; ÖSYM çoktan o kervana karışmıştı, “şimdi” twitter’dan taşan iddialarla finansal kurumların üzerinde kara bulutlar geziyor. Bakanlığın yürüttüğü Kız Kulesi’nin restorasyonunda bile kriz çıkıyor, kurumlara güvensizlikten.

Hadi enflasyonu kontrol edemedin, konjonktür, savaş vs senin dışında gelişti. Ama kurumlar nasıl bu hale geldi? Ateş beni çağırıyor, hadi kaçtım ben de! Nuri Sevsem Gürvardar😄🙏🏻

Yok yok, iki çift sözüm daha var. Geçenlerde bir paylaşımım altına bir bey “sorunlara çözüm önerisi getirebilecek yazılar yazabilir misiniz?” demiş. Bazı sorunlar var çözümü “iki yumurtanın aklarını ayırın…” diye başlayan. Maalesef sorunların büyük kısmı böyle değil. Çözüm genelde tek değil, her çözümün yan etkileri de var. Veya iyi bir çözüm var gibi görünüyor ama gerçekleştirmek için kafaları ve güçleri birleştirmek ve zaman istiyor.

O Bey’e de şu yanıtı verdim “Yapılabilecek en iyi şey bence (doğru) sorular sormak, her konuyu çözüm getirecek kadar bilgili değilim sonuçta, ama bir öneri yapmaya çalışmıştım. Bence çözüm tek kişiden gelemez, taraflarla istişare ve müzakere etmek lazım. Siz nasıl bir çözüm beklentisi içindesiniz?”

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin