Bu kahvenin hatırı çok

Sütsüz süt ve etsiz et’ten sonra şimdi de kahvesiz kahve!

BCG (Boston Consulting Group) geçenlerde yayınladığı raporda bitki bazlı “et” ürünlerinin iklim değişikliğine yeşil binalardan veya elektrikli araçlardan kat kat fazla katkıda bulunduğunu iddia ediyordu.

Yapılan (bu karşılaştırmalı) hesaba itirazlar olsa da et ve süt ürünlerinin tarım alanlarının %83’üne ve sera gazlarının salınımının %60’ına karşılık geldiği tespitini yapıyor. Bu ağır maliyete karşılık kalorimizin %18’ini, protein ihtiyacımızın ise %37’sini bu ürünlerden alıyormuşuz.

Dolayısıyla tercihimizi bitkisel ürünlere kaydırmamız, otlama alanları için ormanların yok edilmemesi ve daha az büyük ve küçükbaş hayvan kaynaklı metan gazı sayesinde iklim değişikliği hızını kesmekte mantıklı bir adım olarak görünüyor.

Kahve konusunda da benzer bir tehlike var, 2050 yılında küresel ısınmaya bağlı olarak kahve üretimine uygun alanların %50 oranında azalacağı tahmini yapılıyor. Tabii kahve zincirleri müşterilerine kusura bakmayın kahvemiz kalmadı demeyecekler. Ya genetiğiyle oynananarak kahveyi daha uyumlu hale getirecekler veya verimliliği arttıracaklar, ya da kahvesiz kahve yapacağız.

Atomo bu amaçla kurulmuş Seattle’da (ne şehirmiş kardeşim, aşçılıkta Bolu Mengen neyse kahvecilikte de Washington Seattle). Hurma çekirdeği, üzüm kabuğu ve hindiba kökünden kahve çekirdeksiz soğuk kahve yapıyorlar. Kafein meraklıları için de çaydan aldıkları kafeini ekliyorlar. Bu yolla bir soğuk kahveden %93 daha az karbon emisyonu ve %94 daha az su tüketerek aynı tadda bir ürün elde ediyorlar. Üstelik kullandıkları girdi de başka gıda üretiminin atıkları, yani bir ileri dönüşüm (upcycle) örneği. 2019’da aldıkları 45 milyon dolarlık fon sayesinde ürünlerini daha da geliştirmişler, bu yıl tüketicilerle raflarda buluşacakmış.

İşte geldik işin psikoloji/felsefe boyutuna. Kahve severlerin bir kesimi kazan kaldıracak, istemezük, diyecekler. Peki en başta bu kahve bitkisini kavurup, öğütüp, pişirmeyi bulmasaydık da, Atomo’cuların yaptığını yapsaydık ne olacaktı? Hayatımızda ne değişecekti? Bu da bir ritüel, bu da kendi yarattığımız bir “açlık”. Her elimizi attığımızda paketli et ve süt ürününe ulaştığımız gibi.

İlgileniyorsanız:
BCG raporu hakkında haber
Trendwatching’in Atomo haberi
Kahve hakkında yazdığım bir başka yazı
Bu da et alternatifi ürünler hakkında yazdığım başka bir yazı

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin