Bu başlık Bora Özkent’in Haddini Aş podcastinde haftasonu yayınlanan bölümün adı. Kitap okuma küçüklüğümüzden beri bize dayatılan bir alışkanlık. Ama bizim çocukluğumuzda da kolay edinilen ve sahip çıkılan bir alışkanlık sayılmazdı. Üstelik eskiden bu kadar çok ve cazip caydırıcı da yoktu, tabletler, telefonlar ve internet gibi. Biraz o nedenle de kitap iyice demode, yavaş görünüyor belki insanlara. Oysa ihtiyacımız belki de bu. Biraz yavaşlamak ve kendi tempomuzda kitabın bizi yeni yerlere, düşüncelere götürmesine izin vermek. Bazen kopup başka konulara, referanslara geçmek ve geri dönmek.
Ben kitap okumayı böyle bir bilgi edinme ve ilham alma aracı olarak görüyor ve seviyorum. İtiraf edeyim benim de hayatımda kitap okumaktan zorlandığım, zaman ayırmak istemediğim, bıraktığım dönemler oldu. Ama her dönüşümde “ah bu ne büyük bir keyifti neden bıraktım, ara verdim” diye hayıflandığımı biliyorum. Son 4-5 senedir pek ara vermedim ve artık vereceğimi de sanmıyorum.
Çok okuyan insanların (başta büyük Atatürk tabii; geçenlerde 12 ciltlik Yakut Türkçe lugatini bile her sayfasını altını çizerek okuduğuna dair bir paylaşım vardı) hikayeleri bir tarafa beni en çok besleyen kaynaklardan biri olduğu ve bana keyif verdiği için gönülden tavsiye ediyorum.
Bora Hoca da çok güzel tavsiyeler vermiş nasıl daha fazla ve verimli okuyacağımıza dair. Tavsiyelerden biri de bir kitap kulübüne katılmak, orada da sağolsun bizim DYF Kitap Kulübünü örnek vermiş, bölüm notlarında da kulübün sayfasına link vermiş. Çok mutlu oldum ve sizlerle de gururla paylaşmak istedim. Bora Hoca’ya ve kitap sevgisini paylaştığımız kulüp üyelerimize de destekleri için çok teşekkür ediyorum.
Bora Hoca’nın podcastinin youtube linkini ve az önce gördüğüm Dr. Sertaç Doğanay’ın aynı konudaki bilgilendirici değerli paylaşımının linkini burada bulabilirsiniz.