Antroposen çağında Türkiye

Antroposen çağı, yani birkaç yüzbin yıldır dünyada olan insanın, son birkaç yüz yılda, 4.5 milyar yaşındaki dünyanın dengesini bozduğu çağ.

Armagan Oner ile konuştuğumuz konu; tarım alanlarının daralması ve nüfusu besleyememesi, su kaynaklarının kirlenmesi ve azalması, meraların niteliğinin bozulması ve hayvancılığın gerilemesi köyden kente göçü başlattı. Sanayileşme ile birlikte atmosferin gaz yapısında meydana gelen değişim küresel iklim değişimini başlattı ve bunun sonucunda ekstrem hava şartları, kuraklık, taşkın, sel ve çığ felaketleri oluşmaya başladı. Tarım Devrimi dünya yüzeyini değiştirirken, Endüstri Devrimi de dünya atmosferini değiştirmeye başladı. Bu süreç yeni bir dönemin yani Antroposen’ in başlamasına neden oldu.
Türkiye de (tabii kendi hatalarının sonucu olarak) bu dönüşümden nasibini alıyor, Marmara Denizi’ne olanlar bunun sadece küçük bir örneği.

Geçtiğimiz Aralık’ta UNDP Türkiye tarafından yayınlanan “İnsani Gelişme ve Antroposen”: 2020 İnsani Gelişme Raporu’nun lansman toplantısında aşağıdaki notları almışım.

ODTÜ’den Prof. Dr. Meryem Beklioğlu dedi ki, “…herkes Amerika gibi yaşasa bize 3 dünya lazım, Gana gibi yaşasak dünyamız 26 milyar nüfus kaldırabilir”. Kişisel olarak ne yapabiliriz derseniz, et tüketiminizi düşürün ve yerel ürünler tüketin diyor, yani sürdürülebilir üretim ve tüketim.

Tepav Kurucu Direktörü Guven Sak ise Çin’in 2060 vizyonunu örnek gösterdi, karbon emisyonunu azaltarak büyümekte Çin’e ayak uydurmamız gerektiğini söyledi yani artık bugün ekonomik gelişim ve doğa arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz.

Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır ise Türkiye’nin tarımda, turizmde, e-ticarette istihdam yaratabileceğini, bunun planlamasının yapması gerektiğini söylüyor.

Akıl bize yol gösteriyor. Peşinden giden var mı?

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin