Yılmaz Bey ile yaptığımız söyleşiyi tasarlarken İngiltere’de bir Türk profesyonelin başarı hikayesi olarak ilgi çekebileceğini düşünmüştüm ancak verdiği mesajlar bende başka aydınlanmalara yol açtı. En çarpıcı olanı aktarayım:
Pazarlamanın Premier Foods içindeki belirleyici rolünden bahsediyordu. Bunun sebebi tabii CEO’nun en çok kendisini sevmesi değil, şirketin 5 yıl önce seçtiği strateji uyarınca tüketici odaklı olmaya karar vermesi, bunun için de inovasyon ve marka yatırımının arttırılması inisiyatifi. Hep dile getirdiğim gibi (hızlı tüketim pazarında) koordinasyonun pazarlamada olması organizasyonda tüketiciyi (müşteriyi değil) en iyi “tanıyan” fonksiyon olduğu için gerekli. Asıl sorum ise bunun nasıl sağlandığı yani diğer fonksiyonların bu vizyona nasıl sahip çıktıkları, uyumun nasıl sağlandığı (silo yapısının, ego-sistemin nasıl önüne geçildiği). Aydınlandığım yer burası:
Dışarıdan bir müdahale olmadığı için (global yapı veya holding gibi), farklı gündemler olmadığı, şirket kendini yönetebildiği için yöneticiler tek bir hedef etrafında daha rahat kenetlenebiliyorlar. O yüzden otonomi çok ama çok önemli.
İşin ehlini ve kendi değerlerine uygun olan insanları işe alacaksın ve güveneceksin, başka türlü başarı gel-mi-yor.